Çocuk sevgidir, neşedir, ünsiyettir… Çocuğun en iyi anladığı dil "sevgi dili"dir. Sevgiyi, saygıyı, şefkati katarak çocuğa faydalı-zararlı her şeyi anlatmak mümkün.
ocuk on beş yaşına kadar neyi sevdiyse, ona neyi sevdirebilmiş isek, on beşten sonra da çocuk onu öğrenmeye, araştırmaya, geliştirmeye yönelir.
«
Esâsen, "ahlâk ve terbiye-i İslâmiye"yi çocuğa on beş yaşına kadar göstermek, anlatmak ve aktarmak lâzım geliyor.
Şayet o yaşa kadar çocuk ihmal edilir de lüzumlu olan terbiye verilmezse, on beş yaşından sonra "Gayr-ı Müslim birini Müslüman etmek kadar" iş zorlaşıyor.
Üstad Bediüzzaman da bu noktaya dikkat nazarlarını çekerek, anne-babaları ikaz ediyor ve ekliyor: Sonra, o çocuklar sizden dâvacı olup soracaklar: Ne için beni ihmal ettiniz Ne için imanımı kurtarmaya yardımcı olmadınız Neden hep dünyaya çalışmaya teşvik ettiniz de, âhiretim için çalışmaya beni teşvik etmediniz Vesaire...
«
Evet, bu zamanda maalesef çocuklarını ihmal eden ebeveynler var. Bazıları da çocuğu nasıl terbiye edeceğini bilmiyor. "Hangi yaşta, hangi eğitim"in verilmesi gerektiğinden bihaber olanların sayısı da hayli fazla. Bazıları çocuklara karşı çok baskıcı davranarak ifrata giderken, bazıları da çocukları alabildiğine serbest bırakıp tefrite düşüyor.
Bu gibi durumlarda, kimi çocuk içine kapanık ruh hastası biri olmaya namzet iken, kimi çocuk da etrafı kırıp döken bir canavara dönüşüyor.
Oysa, her meselede olduğu gibi burada da aslolan çocuğu "vasat çizgi"de tutarak fıtrî bir seyir içinde yetiştirmeye çalışmaktır.
«
ocuklar ile ebeynlerin arasındaki kopukluğun, kırgınlığın ve giderek mesafeli oluşun önemli bir sebebi de sinirlilik, yani asabîliktir.
Bazı anne-babalar, çocuklarla kızarak, bağırarak ve emir kipi ile konuşur. Daha çok dayatmacı davranır. Bazen de korkutarak, hatta tehdit ederek onları itaat altına almaya çalışır.
Oysa, bu tür bir yaklaşım tarzı külliyen yanlıştır. Yanlışta ısrar ise, daha büyük bir yanlıştır. Sonradan tamire çalışmak hiç kolay değil.
Bazen de iş çığrından çıkar; hatta facialarla neticelenen gelişmelere yol açar. Zamanımızda "aile fâciaları"nın sayısında büyük artış var. Bunda da, hem en önemli vazife ebeveyne düşer, hem de en büyük acıyı yine onlar çeker.