Beterin beteri haller

Bir nimetten mahrûm kalınca, onun kıymeti daha iyi biliniyor. El, ayak, kulak, göz, diş, saç, ağızdaki tat ve bize bedava verilen sair nîmetler zarar gördüğü, yahut zaafa uğradığı zaman, onların ne derece kıymetli olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Bu saydıklarımız daha çok zahirî duygular, yahut gözle görünen ziynetler. Bir de dahilde mükemmel şekilde dizayn edilmiş iç organlarımız var. Onlar, görünen nimetlerden daha mühim ve daha kıymetli. Şöyle ki: "Açık yara adamı öldürmez" diye bir söz var. Bunun tersinden manası "Kapalı yara adamı öldürür" demektir.

Evet, iç organlardaki hastalıklar kolay görünmüyor. Mikroplar sinsice üreyip çoğalıyor. Bazen, içinde yer aldığı bünyeyi takattan düşürüp kişiyi ölüm derecesine getirinceye kadar da hastalık fark edilemiyor. Yani, dış yara gibi hemen görünmüyor. Üstelik, tedavisi de nisbeten daha zor ve çok daha uzun süreli olabiliyor.

*

Hayatın bir cilvesidir bu: Kimi iç yaradan, kimi de dış yaradan hastalanıp "engelli" durumuna düşebiliyor. Bazıları da doğuştan engelli...

"Allah elden-ayaktan düşürmesin" diye dua ederiz ve her zaman da bu duâyı tekrar etmeliyiz. Lâkin, kendi hastalık ve engelimizi dillendirirken, fazlaca ileri gidip işi "şekva" derecesine çıkartmamalıyız. Zira, hem "beterin beteri" var, hem de Allah bizi taş, toprak, ağaç, diken, yahut iğrenç bir hayvan olarak da yaratabilirdi. Bizim "Niçin daha iyi veya en iyi şekilde yaratılmadık" gibi taleplerde bulunmaya hakkımız yok. Aynen, Cenab-ı Hak'tan bir alacağımız olmadığı gibi.

Bize düşen, daima tedbirli davranmak, şayet hasta olursak tedaviye başvurmak ve fakat, daha çok manevî hastalıklar için, bilhassa ibadeti zorlaştıran hastalıklar için dua etmek ve dua istemek daha münasip olur.

*

Genel olarak hayatın güzelliği çeşitliliğindedir. Bir an için bu çeşitliliğin kalktığını farz edelim; birden hayat durur, hayat söner, hayat donar; bu durumda, hayatın hiçbir zevki, lezzeti kalmaz olur. Düşünün ki, ekmek, su veya bir başka temel gıda maddesi en değeri olmak için "altın" olmak isterse, insanlar acından ölecek.

*

Hayatın bir başka tarifi de özetle şudur: İnişli-çıkışlı, doğumlu-ölümlü bir dünyada; kezâ, sevinçli-kederli, zenginli-fakirli, sadâkatli-ihanetli, tevazulu-kibirli bir sosyal hayatın içinde yaşıyoruz.