Bereketli bir ömür
Gazetemiz Yeni Asya, bugün itibariyle 55. yaşına girmiş bulunuyor. Bereketli, semeredar bir ömür.
Henüz daha çocuk denilecek yaşta iken tanıdığım Yeni Asya'yı düzenli olarak okumaya başlamamın üzerinden 50 sene geçti. Gazete bünyesinde personel olarak fiilen çalışmada ise, 45 yılı geride bıraktık.
Allah, daha nice yıllarda bizi hayırlı neşriyat hizmetlerinde muhafaza ve istihdam eylesin.
Yeni Asya bünyesinde çalıştığım bunca zaman zarfında, fikir ve tecrübesinden, bilgi ve tavsiyelerinden en çok istifade ettiğim şahsiyet, hiç şüphesiz gazetenin kurucusu ve imtiyaz sahibi olan Mehmet Kutlular Ağabeydir.
Onda, prensiplere bağlılık noktasında müthiş bir irade ve kuvvetli bir dirayet gördüm. Aynı şekilde, temel meselelerde tavizsiz bir istikrar çizgisinde gittiğine ve ömrünü aynı istikamette tamamladığına şahit oldum.
Onun bu dirayetinin arkasında, şüphesiz Zübeyir Gündüzalp'in istihdam etme feraseti ve bilhassa çokça okumuş olduğu Risâle-i Nur'un feyzi, bereketi, terebiye edici hususiyeti vardı.
Yeni Asya'yı okurken ve bünyesinde çalışırken, Türkiye'nin son 50 yılına damga vurmuş hemen bütün hadiseleri yakından görme ve inceleme imkânını bulduk.
Bilhassa, 1971 Muhtırasından sonraki anarşik hadiselerin tırmanışını, parçalanmış siyaset tablosunu ve koalisyonlar döneminin sancılarını içimiz yana yana müşahade ettik ve yaşadık. Ayrıca, vatandaşı canından bezdiren kuyruklar, kıtlıklar, yoklukların yanı sıra, bir de etrafın kan ve barut koktuğu günlere şahit olduk.
Ardından, 12 Eylül (1980) Darbesi geldi. "Anarşi" gerekçesiyle yapılan bu darbenin cuntacı kadrosu, basın-yayın camiası içinde en çok cezalandırdıkları gazete Yeni Asya oldu.
Bizim camiamız, anarşi, bölücülük, silahlı çatışma, kan dökme gibi hukuk dışı işlere hiç karışmadığı halde, bu meyanda hiçbir sabıkası olmadığı halde, yine de en büyük haksızlığa maruz kadı. Esasen, bu da gösteriyor ki, darbecilerin asıl maksadı anarşi-bölücülükle uğraşmak falan değil, belki Risâle-i Nur eksenli hizmet ve faaliyetleri akamete uğratmak, mümkünse sonunu getirmek idi. Ama, şükür ki buna muvaffak olamadılar.