Duanın tesiri pek büyük olduğundan, başta Türkiye ve Suriye olmak üzere, âlem-i İslâmın huzur ve asayişi için bol bol dua edelim inşallah.
Dua edelim ki, dahilî-haricî bilumum fitne-fesat odaklarının plânları akim kalsın.
Dua edelim ki, bir asır önce Emeviye Camii'nde irad edilen "Hutbe-i Şamiye"deki o sevindirici müjdeler tahakkuk etsin.
Dua edelim ki, bütün dünyaya nur ve huzur verecek olan ittihad-ı İslâm vücuda gelsin.
Dua edelim ki, bütün insanlık âleminde bir sulh-u umumî tesis edilsin.
Bütün bunların meydân-ı zuhûra gelmesi, Kadir-i Mutlak olan Cenab-ı Hakk'ın elindedir ve bunlar O'nun yanında hiç zor değil.
O hâlde, biz de dua ve niyaz ile O'ndan isteyelim taleplerimizi.
Esâsen, O da "Benden isteyin" diyor.
Peki, neden isteyin diyor
Çünkü, eğer "Vermek istemeseydi, 'istemek' vermezdi."
Bilindiği gibi, komşu ve kardeş ülke Suriye'de altmış sene hüküm süren dikta rejimi yıkılıp gitti. Onun tekrar geri gelmesi imkân ve ihtimal harici.
Biz de dua edelim ki, yıkılıp giden o müstebid rejimin yerine dahilî-haricî başka bir dikta rejimi getirilip konulmasın.
Dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi, Suriye üzerinde de elbette ki İsrail'in, ABD'nin, Rusya'nın, İngiltere'nin, Çin'in, İran'ın birtakım emelleri ve hesapları vardır.
Elbette bu coğrafî bölge üzerinde "Zalimlerin satranç oyunu" dün olduğu gibi bugün de devam ediyor.
Bütün bunlar bilinmeyen, yahut yeni ortaya çıkan hesaplar, oyunlar değil.
Burada önemli olan, toprağın öz sahibi olan yerleşik halkın tutum ve davranışıdır. Onlar hariçtekilere çanak tutmadığı müddetçe, kimse burada tutunamaz, zarar verici politikaları kalıcı bir hâle getiremez. Zira, onların da işleri başlarından aşkındır. Üstelik, her gün başlarına yeni gaileler açılıyor ve daha açılacak gibi görünüyor. Meselâ, Suriye'de uzun zamandır etkili olan Rusya'nın başına Ukrayna gailesi açıldı. ABD'nin yeni başkanı Trump, kendine yeni bir gaile olarak "Çin ile ekonomik savaş" hâlinden söz ediyor. Kim bilir, İsrâil'i ne belâlar, gaileler bekliyor.
Özetle, Suriyeliler yıllardır yaşadıklarından ve olup bitenlerden ders çıkararak asayiş içinde yaşama başarısını gösterirse, bu noktada rüştünü ispat ederse, haricî müdahaleler onlara fazla zarar vermez. Aksine, dış saldırılar onların daha da kenetlenmesine sebebiyet verir. Yeter ki, Türkmen, Kürt, Arap ve sair unsurlar, kendi aralarında huzur ve asayişi bihakkın temin edebilsinler. Bunun için, bilhassa "kabule karîn şartlar" dahilindeki duaları hiç ihmal etmemeli.