Abdülkadir (G) Ceylan Çalışkan
İsmi gibi nesebi de Şeyh Abdülkadir Geylani'ye dayanan Abdülkadir Ceylan Çalışkan, 22 Ağustos 1963'te İstanbul'da geçirdiği bir trafik kazasında vefat etti.
Çalışkanlar Hanedanına mensup Emirdağ'ın bu güzide evlâdı 1929 senesinde doğdu. Henüz 14-15 yaşlarında iken, babasının da rızasıyla Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetine girdi.
Hem talebesi, hem hizmetkârı, hem mânevî evlâdı olduğu Üstad Bediüzzaman vefat ettiğinde (23 Mart 1960), kendisi de Siirt'te asker idi.
Cennet yaşı olarak bilinen 33 yaşı içinde iken vefat eden Ceylan Çalışkan'ın hayatında bir dönüm noktasını teşkil eden hadise, 1944 yılı yaz mevsimi sonlarında yaşandı: Denizli Hapsinden çıktıktan sonra (15 Haziran) iki ay kadar Şehir Oteli'nde misafir edilen Üstad Bediüzzaman, yeni sürgün yeri olarak Emirdağ'a yalnız olarak gönderildi.
İşte, aralarında "karabet-i nesliye" olduğu sonradan anlaşılan Çalışkanlar Hanedanı ve "zekâda birinci talebe" olan Abdülkadir Ceylan ile tam da o günlerde tanıştılar. Öyle sağlam bir tanışma olduğu ki, bir daha birbirinden kopmadılar.
Emirdağ'da ilköğretim mektebini bitiren Ceylan, lise ve daha yükseğini okuma niyeti içine girmişti. Fevkalâde zeki ve hareketli bir çocuk olduğundan, babası Mehmet Çalışkan da onu okutmak istiyordu.
Baba-oğul, birlikte Bediüzzaman Hazretlerinin yanına geldiler. Ceylan'ın tahsil meselesini ona danıştılar. Üstad, şunu söyler: "İyi. O halde, evvelâ benden imân dersini alsın; sonra yüksek mektebe devam etsin."
Onlar da, zaten her tavsiyesine hürmetle riayet etmeye çalıştıkları Hz. Üstad'ın bu teklifini emir telâkki ederek hemen kabul ettiler.
Genç Ceylan Çalışkan, işte o günden itibaren Üstad Bediüzzaman'ın hem talebesi, hem hizmetkârı, hem kâtibi, hem de "mânevî evlâdı" olarak yeni ve pek nuranî bir hayata başladı. Dahası, onun bu hususiyet ve meziyeti, hayatının sonuna kadar hiç kırıksız ve kesintisiz bir şekilde devam edip gitti.
Eski ismi "Musulca" olan Emirdağ'ın umum Çalışkanları gibi, Ceylan Çalışkan da Şeyh Abdülkadir-i Geylânî'nin neslindendir. Üstelik, kendi ismi de, o mühim ve mübarek zâta ithafen konulmuştur: Abdülkadir Ceylan. (Arapça'da "G" harfi yok. Dolayısıyla "Geylânî", Arapça'da "Ceylânî" diye okunur ki, Ceylan ismi de buradan geliyor.)