Zalimlere destek olanlara karşı

Bilindiği gibi Üstad Bediüzzaman 31 Mart olayında idamla yargılanıp beraat ettiğinde, mahkemeye teşekkür etmeyerek, Bayezid'den tâ Sultanahmet'e kadar, "Zalimler için yaşasın!" nidâlarıyla ilerlemiştir.

Zalim bir kişi veya kişiler olduğu gibi topluluklar, devletler de olabilir. Zalim olarak adlandırılanlar merhamet, şefkat ve sevgi gibi duygulardan yoksundur.

Tek adam rejimlerinde devlet adına hareket ettiklerini söyleyen veya o şekilde hareket eden ve bunları insanlara dayatan resmi görevliler, yöneticilerin yaptıklarının birçoğu zulüm hesabına yapılmıştır.

Aslında bu tür durumlarda taraftarlıkla davranıp bu yapılan zulümlere taraftar olunuyorsa, bu da zulümdür. Hür düşünceli adil ve imanlı taraftarlık bu tür davranışlara kapı aralamaz, yani bu şekilde zulme taraftar olmamış olur.

"Kur'ân-ı Kerîm'de yirmi âyette zulüm kelimesi, 269 defa da türevleri yer alır. 200'den fazla yerde zulüm kavramı "küfür, şirk" veya "Allah'ın hükümlerini çiğneme, günah işleme", yirmiyi aşkın âyette "beşerî ilişkilerde haksızlığa sapma" anlamında kullanılmıştır. Yetmişten fazla âyette Allah'ın hiç kimseye hiçbir şekilde zulmetmeyeceği, insanların dünyada uğradıkları zararların ve âhirette uğrayacakları cezaların kendi kötülüklerinin karşılığı olduğu, inkârcıların ve kötülük işleyenlerin sonuçta kendilerine zulmettikleri belirtilir.

Zalimlerin dünya ve ahiret pişmanlığı ve perişanlığı kaçınılmazdır. Bediüzzaman kendisine sorulan "Bazı eşhâsın hatasından gelen bu musibet bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir"sualine şöyle cevap veriyor: