Hayata dair

Hayat üzerinde biraz konuşmak gerekir zannederim.

Hayat, üzerine söylenmiş ve söylenecek her şeyin bile tam olarak tarif edemediği bir sır diyebiliriz. Herkesin eline Yaratıcı tarafından verilmiş, hem çok şahsî, hem de cihanşümul bir hediyedir. Ona dair ne söylense, bir yanıyla eksik kalacaktır. Ama benim bakış açımdan göründüğü kadarıyla hayat şunların bir bütünüdür:

Hayat, kâh yokuşlu kâh inişli, bazen manzarası büyüleyici, bazen de sisi dumanı bol bir patikada yapılan bir yolculuktur. Önemli olan varılacak son durak değil, yol boyunca gördüklerimiz, öğrendiklerimiz ve yanımızda yürüyen "yol arkadaşlarımızdır". Bazen planlar yaparız, ama hayat kendi rotasını çizer ve bize esnek olmayı, beklenmeyeni kucaklamayı öğretir.

Hayat, en büyük öğretmendir. Dersleri bazen çok ağır, imtihanları ise çetindir. Bazen bir insandan, bazen bir hatadan, bazen de bir ağacın sessizliğinden ders alırız. Bu okulda mezuniyet yoktur; son nefese kadar öğrenmeye, gelişmeye ve değişmeye devam ederiz. En bilge insanlar, bu okulun en çalışkan öğrencileridir.

Onun için herhalde Peygamberimiz (asm) "Beşikten mezara ilim tahsil ediniz." mealinde tavsiyede bulunmuştur.

Hayat, zıtlıkların ahengi üzerine kuruludur. Gece olmadan gündüzün, hüzün olmadan mutluluğun kıymetini bilemeyiz. Sağlık ve hastalık, kazanç ve kayıp, başlangıç ve bitiş... Hepsi bu dengenin birer parçasıdır. Marifet, fırtınada dimdik durmaya çalışırken, güneşli günlerin tadını çıkarmayı unutmamaktır.

Hayat, bize sunulan boş bir tuval veya işlenmemiş bir mermer kütlesi gibidir. Elimizdeki renkler, aletler ve yetenekler farklı farklıdır. Yaptığımız seçimler, gösterdiğimiz çaba, kurduğumuz ilişkiler; hepsi bu tuvale attığımız birer fırça darbesidir. Günün sonunda ortaya çıkan eser, bizim imzamızı taşır. Onu ne kadar anlamlı ve güzel kılacağımız biraz da bize bağlıdır.

Belki de hayatın sırrı, bu büyük soruların kesin cevaplarını bulmakta değil, bu yolculuğun kendisini tüm renkleriyle, iniş ve çıkışlarıyla, dersleri ve sürprizleriyle cesurca yaşamaktadır. An'ı fark etmek, bir fincan çayın sıcaklığında, sevdiklerimizin bir gülümsemesinde veya toprağa düşen bir yağmur damlasında saklı olan o küçük mutlulukları görebilmektir.

Kısacası hayat, anlamaya çalıştığımız değil, yaşadıkça anlamlandırdığımız bir serüvendir.

Ölmek için gelinen bu hayat,

Gerçekte bir geri sayımdır,

Eğer gerçek gelme sebebi bilinirse,

İnsanı saadete eriştirir bu hayat.