ERKEKLER: ERKEK egosu, yani aslında buna erkeklik diyelim. Bazılarının lugatında aşık olmayı söylemek racona terstir dese de içten içe yanar kalbinin köşesinde. Elinde tesbihi maço kıvamında bile olan adam, o tesbihi ya sabır ile çekecektir. Bir de tam tersi romantizmi son doruklarında yaşayan adam vardır. Vericidir, sever, sonuna kadar sevdiğini gösterir. Ama bir şey vardır ki ikisi de aynı acıyı çeker. Ayrılık acısı. Bu acıları çeken bir adam 'Yoğurdu üfleyerek yerim' atasözünün tüm anlamına uygun vaziyette 'Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır' sözü ile acısını yaşar. Bu saatten sonra aşkı sadece acı çekmek olarak gören ve korkan erkek modeli olmuşlardır. O yüzden bir dahaki aşkına kadar çoğu kadın tarafından korkak, ödlek gibi hatta öküz ve odun gibi kıvama sokularak bir marangoz gibi yontulmaya çalışılırlar. Fakat adam korkuyor. O korku sen değilsin senden önceki. Bunu kabul etmesen de senin hemcinsin adamın gönlünün köşkünü harabeye çevirmiştir. Bazı erkekler bu saatten sonra aşkı kaybeder ve artık kısa süreli ilişkilerde fink atmak ister. Ama genellikle aşık olunan adamdır. Kadınların zoru sevdiği gerçeğinden kaynaklanan... KADINLAR: ERKEKLERE nazaran bu konuda daha cesaretlidirler. Evet korkarlar ama yine de umudunu kesmezler. Kadın için ekmek, su ve hava gibi bir şeydir aşk. Ama onlar da 'Yoğurdu üfleyerek yeriz' mantığını uygularlar. Fakat istemezlerse erkekler gibi 'Aslında istiyorum ama korkuyorum'a nazaran; 'İstemiyorum' ya da 'İstiyorum' derler. Fakat bazıları bu ilişkiye tam karar vermemişken başlar ve erkeğin bu durum canını acıtabilir. Deneme yanılma yöntemi yani. Şöyle bir gerçek var ki arkadaşlar yukarıdaki