İsrail bu coğrafyada durdukça

Noam Chomsky, 'Korsanlar ve İmparatorlar' adlı kitabında Aziz Augustine Büyük İskender'in esir aldığı bir korsanın hikayesini anlatır:

"Denizlerde uzun süre korsanlık yapıp, gemileri soyarak ahaliyi canından bezdiren korsanı nihayet yakalanmıştır. Ve korsanı büyük İskender'in huzuruna çıkarmışlar. İskender:

-Nedir bu ahalinin senden çektiği! Kadınları ve çocukları kaçırır, insanların mallarını gasp edersin, korsanlık yapmaya utanmıyor musun der.

Korsan derin bir iç çektikten sonra Büyük İskender'e tarihi şu cevabı vermiş:

-"Aslında senin yaptığın işle benim yaptığım işin özü itibariyle hiç bir farkı yok sayın imparatorum. Benim bir tek gemi ile yaptığım korsanlığı sen koca bir donanma ile yapıyorsun. Bu nedenle bana korsan, sana ise imparator diyorlar."

Aziz Augustine, 'ben devletim' der ve korsanın cevabını 'çok zekice ve mükemmel' bulduğunu söyler.

O günden bugüne Batı cephesinde değişen bir şey yok. Hatta bugün daha şirretlileri ve canileri var. Zulüm artarak devam ediyor. O günün devlet suretine girmiş terör ve haydut devletleri bugün de var çünkü…

Allah'a savaş açmış, fitne ve fesatın öncüsü olmuş, ekini ve nesli bozmuş "lanetli kavim" İsrail var. Ortakları Amerika ve Batılı devlerler var. İnsanlık tarihinin en kanlı, en yıkıcı, en acıklı ve korkunç cinayetleri için Gazze'de sahne aldılar.

Şeytanın yeryüzündeki vücut bulmuş hali bunlar. İşleri güçleri kötülük yapmak. Kıyamete kadar da durmazlar. Çünkü katillik ve kötülük, soykırım, sömürü ve soygun Batının genetik kodlarında var.

Kendi imzaladıkları ateşkesi bile bozuyorlar. İşgale kaldıkları yerden devam ediyorlar. Allah'a verdikleri sözden durmayan, Tanrıya savaş açan bu 'lanetli kavimden" kötülük cephesinden başka ne beklenir ki…