Dün ve bugün

Geçen gün Trump, katil İsrail'in meclisinde yaptığı konuşmada katil Netanyahu ile olan cinayet ortaklığını aynen şu ifadelerle itiraf etmiş oldu:

"Netanyahu sen adını bile bilmediğin silahları benden istedin ve ben sana verdim. Sen de onları çok güzel kullandın" dedi. Trump bu itirafıyla ne demek istedi

Şunu: Gazze'de genç yaşlı, çoluk çocuk ve bebek demeden on binlerce Müslümanı birlikte katlettik. Soykırımı sen, ben ve Batı hükümetleriyle birlikte yaptık.

Cami, ibadethane, hastane, okul ve mezarlıklar dahi hepsini yok ettik. Taş üstüne taş bırakmadık. Bu topraklardaki Osmanlıdan kalan izleri, Müslüman tarihini birlikte yok ettik!

Gazze'deki bugünkü vahim tabloyu Batı bir güç olarak dünya tarih sahnesine çıktığından beri sürekli tekrarlıyor. Çünkü şeytanın görevi bu. İşi kötülük yapmak. Kan ve gözyaşı akıtmak. Katillik ve bozgunculuk. İstila ve işgal. Ekini ve nesli bozmak. Yakıp ve yıkmak. Barbarlık…

Bir soru. Bu rol ve kimlikteki bir Batı'nın insanlığa verebileceği iyi bir şey var mı

Maalesef yok. Bozguncu, bozduğu dünyanın dengesini sağlayabilir mi Başka bir ifadeyle vahşi kurda kuzu teslim edilir mi Hayır, asla ve kata hayır…

Bunlar ataları Ebu Cehil ve Firavun'un bugünkü temsilcileri. İslam düşmanlığında Amerikası da bir, İngiliz'i de. Alman'ı da bir, Fransızı da. Hepsi aynı saftalar. Dün Endülüs'te yaptıkları soykırımın bir benzerini bugün Gazze'de yapıyorlar.

Peki, Batı kendi görevini yaparken bizler Gazzeli kardeşlerimize karşı iyi bir sınav verebiliyor muyuz

Maalesef olumlu bir cevap veremiyoruz. Sebebini özetlemiş olalım: