Reisi, Mursi, Saddam, Kaddafi, hepsi tesadüf mü

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce Orta Doğu'yu dizayn etmeye başladılar. Vilayetleri, aşiretleri Osmanlı'ya isyan etmek üzere örgütlediler. Başarılı da oldular.

Sonrasında, İngiltere, Fransa ve Rusya 1916'da SykesPicot gizli anlaşması ile geriye kalan Anadolu topraklarını aralarında paylaştı. 1917 devrimi ile Rusya bu gizli anlaşmadan çekildiğini açıklayınca kumpas gün yüzüne çıktı. Anadolu'yu pay edemediler.

Sonrasında, yani Osmanlı parçalandıktan sonra vaat ettikleri büyük Arap İmparatorluğu yerine küçük küçük devletçikler kurdurdular. Böylece yönetmek daha kolaydı. Bir yandan, Amerikan ve İngiliz şirketleri ile Ortadoğu'nun yeraltı zenginliklerini sömürürken, öte yandan kimin iktidarda kalacağına da onlar karar verdi. Onların kararlarının arkasında ise Amerika ve İngiltere ekonomisine, sonraki yıllarda dünya ekonomisine yön veren birkaç Siyonist aile vardı.

Yani başından beri, Ortadoğu'da alınan tüm kararların aynı zamanda İsrail'in güvenliği adına verildiğini biliyoruz.

REİSİ'NİN SIR KAZASINDA SORU

İŞARETLERİ CEVAPLANMADI

1940'lardan itibaren İsrail'in güvenliğine tehdit oluşturacak kim varsa birer birer ya ortadan kaldırdılar ya da darbeler ve ayaklanmalarla iktidardan indirdiler.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopterinin bir kaza sonucu düştüğüne asla inanmadım ve inanmıyorum. Yaklaşık üç ay önce Reisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile baş başa bir görüşme yaptı. Türkiye ile ilişkiler geliştirilecek, Filistin ve diğer bölgesel konularda birlikte hareket edilecekti. Mesela, Suriye konusunda Türkiye ve İran'ın anlaşması, Amerika ve İsrail'in, Suriye'nin kuzeyinde bir teröristan kurma hayalini bitirebilirdi. Şimdi, Türkiye-İran ilişkileri sil baştan hale geldi. O kazada Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesi noktasında büyük çaba harcayan Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan da hayatını kaybetti. Yerine, ABD ile İran arasında nükleer görüşmelerinde İran'ı temsil eden Ali Baqeri Keni getirildi.

HİÇBİR ŞEY TESADÜF ESERİ DEĞİL

Libya lideri Kaddafi yıllarca batıya kök söktürdü. Ambargolarla, müdahalelerle, darbe girişimleriyle uğraştı. Sonunda, Arap Baharı estiğinde kendi halkı tarafından linç edilerek hayatını kaybetti. Kaddafi'den sonra, Libya kan gölüne döndü. Bir daha istikrara kavuşamadı. Türkiye'nin müdahalesiyle çatışmalar ve akan kardeş kanı bir nebze durakladı. Şimdi Libyalılara sorduğunuzda Kaddafi dönemini mumla arıyorlar.

Iraklılar da Saddam dönemini mumla arar hale geldi.

ABD'nin müdahalesinden sonra Irak bir daha toparlanamadı. Bu yüzden Türkiye'nin önderlik ettiği "Kalkınma Yolu Projesi"ne bir umut bir çıkış, yeniden ayağa kalkma umuduyla dört elle sarıldı. Irak, Türkiye'nin talepleri doğrultusunda PKK'nın faaliyetlerini yasakladı. Reisi'nin ölümü, Türkiye-İran-Irak üçgenindeki olası işbirliklerine sekte vurdu.

Mursi, Mısır'da seçimleri kazandığında, başta ABD ve İsrail olmak üzere hedefe konuldu. İsrail'in yanıbaşında, "Müslüman Kardeşler"in iktidarda olması kabullenilemezdi. Mursi'yi seçimle işbaşından uzaklaştıramayacaklarını anladıklarında en iyi bildikleri yola başvurdular ve bir darbeyle iktidardan indirdiler. Sonrasını biliyorsunuz, bir kalp krizi kumpasıyla da şehit ettiler.