Üç aylardayız
LATİF ERDOĞAN
İman öncesi bilgi ile iman sonrası marifeti birbirine karıştırmamak gerekir. İlki sadece bilgidir ve imana dönüşmedikçe hiçbir kıymeti yoktur. İkincisi ise imandan sonra gelen bir merhaledir. İman edilen Allah'ı varlık ve birliğinin ötesinde, Kur'an-ı Kerim'de ve Hadis-i Şeriflerde tevkifi olarak bildirilen esma ve sıfatların her birine ayrı ayrı iman ederek Cenab-ı Hakk'ı bu esma ve sıfatlarla tanımaktır. Marifetullah da budur. 'Seni tesbih ederiz, senin bize bildirdiğinden başka bizim bir ilmimiz yoktur. Sensin Alim ve Hakim olan.' (Bakara, 32) ayeti, marifetullah bahridir. Meleklerin Cenab-ı Hakk'a olan bu hitapları onların marifetullahta kat ettikleri seviyenin bir göstergesidir. İnsanlar için de bu ayet marifetullah irşadıdır. Bu marifetullah ufkuna ulaşmış bulunmamız temennisiyle ilahi ulufelerin dağıtıldığı mübarek üç aylara girmiş bulunuyoruz. Çok boyutlu ibadet ve salih amellerle değerlendirilmesi gereken bu bereket yüklü vakitlerin bütün İslam âlemine hayırlar getirmesi en büyük dua ve niyazımızdır. Bu vesile ile daha önceki söylediklerimizden bir hatırlatma yapalım:
Namaz, söz konusu ibadet boyutlarından en önemlisidir. Beş vakit namaza, berzah kandili teheccüd namazını da ekleyerek bu ayları yekpare ibadet haline getirmek fırsatı mutlaka değerlendirilmeli, tembelliğe, atalete geçit verilmemelidir.
Allah'a en yakın vakit olarak hadislerde müjdelenen secdelerde, acizliğimizi, fakirliğimizi, hiçliğimizi itiraf ederek, Rabbimize iltica etmeli, günahlarımızın, hatalarımızın, isyan ve nisyanlarımızın affı için gerçek pişmanlığın şahidi gözyaşlarıyla O'na yalvarıp, yakarmalıyız.
Kahrından emin değiliz, ama rahmetinden ümitliyiz. Bu anlayış ve şuur içinde, sadece O'na kulluk yapıyor, isteyeceklerimizi de sadece O'ndan istiyoruz. Bizi sırat-ı müstakime ancak O'nun rahmeti ulaştırır. Bizi ancak O'nun lütuf ve ihsanı sırat-ı müstakimde sabit eyler. O'ndan başka ilah yoktur. Bütün güzel isimler ancak O'nundur.
Oruç, söz konusu ibadet boyutlarından bir başka önemli olanıdır. Bu vakitleri bol bol oruç tutarak yekpare tasaffi vakti haline dönüştürmeliyiz. Oruç, bedene ait süfli hazların bütününden arınarak, ruh ve kalbin hayat derecesine geçiş yapmada insana bahşedilmiş en büyük vesilelerden biridir. Maddi- manevi bütün mahiyetimize yansıyacak şekilde tutulan oruç, bizi insan-ı kamil zirvesine taşıyacak en selametli vasıtadır.
Allah'ı daim anmak anlamında zikir de yine söz konusu ibadet boyutlarındandır. Ağzın, sürekli zikirle ıslak durması, ruhun, kalbin zindeliğini ele veren en önemli işaretlerdendir. Zikirde tembellik hali, şeytanın bize yaklaşmakta olduğunun ilk sinyalleridir. Eğer bu sinyallerle uyanır, zikre yönelirsek, şeytan yanımıza yol bulup yaklaşamaz.

64