Öyleyse nüktelere devam

Öyleyse nüktelere devam

LATİF ERDOĞAN

İstanbul depremiyle sarsıldık. Şükür ki, çok hafif atlatıldı. İnşallah bu kadarla kalır ve bize daha acı bedeller ödetmez. Hepimize çok geçmiş olsun.

Geçen haftaki yazımız oldukça ilgi gördü. Uzak- yakın pek çok çevreden nükteleri yazmaya devam mesajı aldım. Bu kadar talebi geri çevirmek olmaz. Öyleyse bu hafta da nüktelere devam edelim:

l Büyük mutasavvıf ve alim İmam Şibli hasta olmuştu. Halife tedavi için ona ateşe tapan bir doktor gönderdi. Ve aralarında şöyle bir konuşma geçti: Doktor: "Canın ne istiyor" Şibli: "Senin Müslüman olmanı." Doktor: "Müslüman olursam iyileşecek misin" Şibli: "Evet." Doktor imana geldi, Şibli yatağından fırladı kalktı. Daha sonra olayı halifeye naklettiler. Halife: "Ben hastaya doktor gönderdim sanıyordum, meğer hastayı doktora göndermişim" dedi.

l Bişr-i Hafiye bir müridi sordu: "Ekmeğe neyi katık yapıp yemeli" Cevap verdi: "Sağlık nimetini!"

l Bahaaddin Nakşibendi Hazretlerine sordular: "Soyunuz nereye ulaşıyor" Cevap: "Soyuyla hiç kimse bir yere ulaşamaz!"

l Haccac-ı Zalim'e isyan eden bir kadın huzuruna getirilir. Haccac konuşur fakat kadın bir kere olsun kaşını kaldırıp Haccac'a bakmaz. Orada bulunanlar bu hareketinin sebebini sorarlar. Cevap verir: "Allah'ın yüzüne bakmadığı bir zalimin yüzüne ben niye bakayım!"

l Bir cömerde sordular: "Yardım ettikten sonra içinde bir ağırlık veya yardım ettiğine karşı bir minnet hisseder misin" Cevap verdi: "Hayır, nasıl minnet edeyim ki ben sadece aşçının elindeki kepçe gibiyim. Aşçı kepçeye ne korsa kepçe onu verir. Fakat verdiklerinin kendinden olduğunu düşünmez."

l Behlül'e "Basra'nın delilerini say" dediler. Cevap verdi: "Delileri sayamam ama isterseniz akıllılarını sayayım. Çünkü ancak birkaç tane!"

l Görme özürlü biri elinde fenerle gece vakti çeşmeye gidiyordu. Biri sordu: "Feneri niçin taşıyorsun" Cevap verdi: "Gören körler gelip bana çarpmasın diye!"

l Behlül, Harun Reşid'i ziyarete gider. Yol üstünde vezirlerden biri takılır. Müjde, der, Halife seni maymunlarıyla domuzlarına çoban yaptı. Behlül hiç kendisini bozmadan cevap verir: "Desene sen de bundan böyle benim emrimdesin!"