Gerontoloji ve ihtiyarlar risalesi
LATİF ERDOĞAN
"Sizi Allah yarattı, sonra da vefat ettirecektir. İçinizden, (sahip oldukları) bilgiden hiçbir şeyi bilmeyecek yaşa, ömrün en düşkün çağına kadar yaşatılanlar da vardır. Kuşkusuz Allah ilim ve kudret sahibidir." (Nahl, 70)
Yaşlılık yaşamla ilgili bir süreç. Öncesinde ölmeyenler mutlaka bu sürece dahil olarak hayatlarını devam ettireceklerdir. Bunun anlamı bu sürecin insanların çoğunluğunun kaderi oluşudur. Öyleyse ona herkesin bir vakıa olarak bakması ve öyle de değerlendirmesi gerekir.
Bu bağlamda insanları iki grupta toplamak mümkündür. Yaşlananlar ve yaşlanacak olanlar. Durum böyle olunca yaşlılık bütün insanların ortak konusu olur. Hiç kimse yaşlılıkla ilgili konulara ilgisiz kalamaz. Veya kalmaması gerekir.
Yaşlılık bütün hal ve ahvaliyle özendirilmeli ki, o vakte girildiğinde insanlar başka arayışlara girmesinler. Peygamber Efendimizin hadisleri bu perspektiften değerlendirildiğinde, yaşlılığın katlanılması gereken zorunlu bir dönem değil saygınlığı ile özenilmesi gereken bir fırsat olduğu açıkça görülür. Şöyle buyurur:
"Kim saç ve sakalını Allah yolunda (çalışırken) ağartırsa, bu (beyazlık) kıyamet günü kendisi için nur olur."
"Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı saygı gösterirse, Allah da ona yaşlılığında kendisine saygı gösterecek birisini hazırlar."
"Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir."
"Eğer beli bükülmüş yaşlılarınız olmasaydı, durmadan üzerinize bela yağardı."
Günümüzde yaşlılık çerçevesinde ele alınan konular gerontoloji denilen bir ilim dalının ilgi alanına girmektedir. Önceleri yaşlıların sadece fiziksel yönüyle ilgilenen bu ilim dalı günümüzde yaşlıların maddi- manevi bütün ihtiyaç alanlarıyla ilgilenmektedir. Doğru ve isabetli olan da budur.
İşte bu doğru ve isabetli olanı Bediüzzaman, henüz Türkiye'de hatta dünyada konuya böyle bir yaklaşım söz konusu değilken keşfetmiş ve 1934 yılında İhtiyarlar Risalesini (26. Lema) kaleme almıştır.
Eser, şu ayeti serlevha yaparak başlamaktadır: "Kef, he, ye, ayn, sad.Bu, rabbinin Zekeriyyâ kuluna lutfettiği rahmetin anlatımıdır. Hani o, alçak sesle rabbine yalvarmıştı. "Rabbim!" demişti, "Benim kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Ben sana ettiğim dualarda hiç eli boş dönmedim." (Meryem, 1-4)
Evet bu ayette adeta ihtiyarlar üzerindeki ilahi rahmetin bir ebedi tahlili yapılmaktadır. Zekeriya (a.s.) bu duayı yaptığında yaşlıdır ve yaşlılığını ilahi rahmetin celbine vesile olması için dergahı ilahiye arz etmektedir. Yaşlılık acizliktir. Acizlik ise insanın istek ve taleplerini elde etmede en güçlü yanıdır. Bir çocuk aczindeki güç ile çevresindekileri kendine hizmette pervane eder. Ana rahmindeki ceninin aczi, sebepsiz doğrudan doğruya ilahi rahmeti kendine celp ederek rızkı ayağına getirir. Doğduğunda rızkı olan sütü annesinin memelerinde hazır bulur. Hasta acizliği ölçüsünde daha çok yardım görür, şefkatleri üzerine çeker. Ölü tamamen acizdir ve onun için başlarda taşınarak son menziline götürülür.

18