Edep nuru

Edep nuru

LATİF ERDOĞAN

Edep, güzel ahlakın aşkın halidir. Ona aşkın saygı dememiz de mümkündür. Saygıda öncelik elbette kutsallaradır. Mutlak kutsal sadece Allah'tır. Edep mutlak kutsala sonsuz bir saygıyla bağlanmaktan ibarettir. Diğer kutsallar Allah'la irtibatları sebebiyle kutsaldır; ve bu meyanda onlara karşı da edepli olunması olmazsa olmaz şarttır.

Allah'a karşı edepli olmak, ancak korku- sevgi ve bilgi ile olur. Allah'tan korkmak, O'nun emir yasaklarına harfiyen uymakla kendini gösterir. Bu emir ve yasaklar dinin referans kabul ettiği kaynaklarca belirlenir. Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas olarak belirlenen bu dört temel kaynak bizim Rabbimizle olan irtibatımızı istikamet üzere belirler ve bizleri ifrat ya da tefrit sapmalarından korur. Dereceleri farklı da olsa bu dört temel dayanak bizim için kutsaldır; ve onlara karşı edepli olmak bir tercih konusu değil vecibedir.

Allah'tan korkmanın yanında O'nu sonsuz bir sevgi ile sevmemiz de gerekir. Bu bizim de O'nun tarafından sevilmemizin tek gerçekçi yoludur. Bu yol, bizzat Rabbimiz tarafından bize şöyle tarif edilmiştir: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun da Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafurdur, Rahimdir." (Al-i İmran, 31)

O'nu nasıl sevmeyelim ve O'nun tarafından nasıl sevilmeyi istemeyelim ki, O bizim yaratıcımızdır; O bizim Rabbimizdir, O bizim Rahmanımız, Rahimimizdir. O bizim Mabudumuz, İlahımız ve bütün güzel isimleriyle Allah'ımızdır. O'ndan başka ilah yoktur, O'dan başka mabut yoktur. Bütün yaratılmışların dizgini O'nun elindedir. O istediğini aziz istediğini zelil edendir. Ve yine O, mülkün yegane sahibidir. İstediğine verir, istediğinden alıverir.

Marifetullah edebe ayrı bir boyut kazandırır. İnsan Rabbini ne kadar tanır, ne kadar bilirse o ölçüde sever, o ölçüde korkar, o ölçüde O'na saygı duyar. Bu korku, sevgi ve saygı kişinin düşünce ve eylemlerine o ölçüde yansır. Edep insanın mahiyetine düğümlenmiş bir nur iken, onun salih amelleriyle düğüm çözülür, edep nuru inkişaf ederek insanın ruhunu, kalbini, bütün duygu ve latifelerini istila eder. Böylece insan tecessüm etmiş bir edep nuru haline gelir.

Bütün güzel ahlakın ana kaynağı iman olduğu gibi, güzel ahlaka aşkınlık kazandıran edebin de kaynağı imandır. Hatta iman aynı edep; edep aynı imandır, dememiz mümkündür. Öyleyse imana karşı da edepli olmamız gerekir. İman altı rüknüyle ve aşkın bir saygıyla kalbimizde kabul görmelidir.