Duanın gücüyle bir güneş doğdu

Duanın gücüyle bir güneş doğdu

LATİF ERDOĞAN

Dua, insanın bütün acizlik ve fakirliğini, hiçlik ve çaresizliğini vesile yaparak sonsuz güç ve kuvvetle irtibata geçme ameliyesidir. O, sebepleri aşarak bütün sebepleri elinde tutan Allah'a istek ve taleplerini arz vaktidir. Vermek istemeseydi istemeyi vermezdi mantığını daim fırsata çevirme halidir.

Yunus Nebi, duasıyla balığın karnını kendisi için bir denizaltıya çevirdi. Deniz, balık ve gece gibi aleyhinde görünen sebepler onun emrine girdi. Duası, şerri hayra tebdile vesile oldu. Kavmi bu vesile ile hidayeti buldu, başlarının üzerine çökmüş azaptan kurtuldu.

Duası: "Senden başka ilah yoktur. Sen'i tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum." (Enbiya,87)

Eyüp Nebi, vücudunu saran illet ve hastalıklardan dua ederek necat buldu. Öncesinde elinden alınan ne varsa, duasıyla ona geri döndü.

Duası: "Hastalanıp sıkıntıya düştüm. Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin." (Enbiya, 83)

Zekeriya Nebi, kendisi ihtiyar, hanımı kısır olmasına rağmen dua gücüyle Yahya gibi bir nebi evlada sahip oldu.

Duası: "Ya Rabbi, bana kendi katından temiz bir soy bahşet. Doğrusu sen duayı işitirsin."(Al-i İmran, 38)

Musa Nebi, duasının gücüyle, zalim bir topluluktan kurtuldu, Firavunun karşısına dikildi, Firavun saltanatını yok etti. Haman'ı dize getirdi, Karun'u hazineleriyle birlikte yerin dibine batırdı. Ve aynı dua gücüyle kardeşi Harun'un adını nebiler kütüğüne kaydettirdi.

Duası: "Rabbim, beni zalimler topluluğundan kurtar." (Kasas,21)

Duası: "Rabbimiz, Sen Firavuna ve adamlarına dünya hayatında ihtişam ve servet verdin; insanları senin yolundan saptırsınlar diye mi ya rab! Rabbimiz artık onların servetlerini silip yok et, kalplerine sıkıntı ver; elem veren cezayı görmedikçe iman etmesinler de görsünler!" (Yunus, 88)

Duası: "Bana ailemden kardeşim Harun'u yardımcı görevlendir." (Taha, 29,30)

Nuh Nebi, duanın gücüyle tufan içinde gemisini sahil-i selamete çıkardı, çevresindeki inananları boğulmaktan kurtardı. İnsanlık neslinin devamına vesile oldu, insanlığın ikinci atası kabul edildi.

Duası: "Rabbim, ben mağlubum, bana yardım et."( Kamer, 10)

Duası: "Yüzerken de dururken de bismillah. Şüphesiz ki rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir." (Hud, 41)

Adem Nebi, duasıyla çıkarıldığı cennete hem kendisinin hem de neslinin geri dönüşüne kapı araladı. Neslini ebedi hüsrandan, ebediyeti ebedi kaybetmekten kurtardı.

Duası: "Rabbimiz, biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz." (Araf, 23)

Ve İbrahim Nebi, duasının mucizesiyle kendisini yakmak için hazırlanmış ateşi gül bahçesine çevirdi. Duasının mucizesiyle, kuş konmaz, kervan geçmez ot bitmez çorak Mekke'yi gök kubbenin bereket otağına ve insanların ebedi uğrak yerine dönüştürdü. Kabe'yi, inananların sonsuza dek kıblesi yaptı. Ve, peygamber oluşunun varlık gayesi çapında önemli duasıyla Hz. Muhammed Mustafa'nın gönderilmesine vesile oldu. Böylece duanın mucizevi gücünü yekpare mucize Efendimizle ebedileştirdi. Efendimiz, "Ben atam İbrahim'in duasıyım" buyurdu. Hz. İbrahim'in duası binlerce yıl sonra en güzel kabulle kabul gördü. Efendimiz, onun duasının gücüyle batmayan bir güneş gibi doğdu.