Dış politikada nereden nereye
LATİF ERDOĞAN
İçe dönük, pasif ve edilgen dış siyasetten kuşatıcı, aktif, etkin dış siyasete geçişimizin muhteşem merasimini kutladığımızı ele veren olaylar yaşıyoruz.
Eski Amerikan başkanı Bill Clinton'ın laubali, müstehzi bir vaziyette masanın üzerinde oturduğu, karşısında Bülent Ecevit'in titrek titrek ayakta durduğu milli onurumuzu zedeleyen günlerden protokolde eşit şartları paylaşan, durduğu yerden emin, vakar ve ciddiyeti muhatabında saygı uyandıran Recep Tayyip Erdoğan-Donald Trump görüntüleri, ister istemez bizlere "nereden nereye" dediriyor.
Donald Trump, altı yıl aradan sonra konuk ettiği Başkan Erdoğan'ı konukseverliğin bütün argümanlarını kullanarak ağırladı.
Gayet samimi ve dostane; hakikatle yüzde yüz örtüşen övgü dolu sözler söyledi. Görüşmeyi harika diye nitelendirdi. Erdoğan' a kendisi de dâhil bütün devlet liderlerinin saygı duyduğunu defalarca tekrar etti.
BM'deki tarihi konuşmasında Başkan Erdoğan'ın dillendirdiği konular, dünya basınında büyük yankı buldu ve yol gösterici etki yaptı.
Filistin davasının en güçlü savunucusu olduğunu, hangi şart ve zeminde olursa olsun Filistin davasından asla taviz vermediğini ve asla taviz verilmemesi gerektiğini söyledikleriyle, anlattıklarıyla gösterdiği görsellerle adeta insanlığın vicdanına kazıdı, Filistin davasını bir kez daha dünya gündemine taşımayı başardı. İşte o konuşmadan bazı bölümler:
"Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkının hissiyatına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor, henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyorum."
"'Birleşmiş Milletler'in amacı, uluslararası barış ve güvenliği korumaktır. Evet, bizler bu salonda Birleşmiş Milletler'in 80'inci yaşını kutlarken dünyanın birçok bölgesinde Kuruluş Şartı'nın ilk maddesinin ilk kelimelerine gölge düşürecek vahim hadiseler yaşanıyor. Özellikle Gazze'de gözlerimizin önünde 700 günü aşkın bir süredir soykırım devam ediyor."
"Biz toplantı hâlindeyken dahi Gazze'de şu anda siviller katlediliyor. Gazze'de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti. Enkaz altında kaç cenazenin olduğu henüz bilinmiyor. Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından, Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil dostlar, hepsi birer can, birer masum insan. Şu anda sadece silahlarla değil, açlık silahıyla da insanlar öldürülüyor. 21'inci yüzyılda, medeni dünyanın bakışları altında, 146'sı çocuk 428 kişi açlıktan hayatını kaybetti ve sayı her geçen gün artıyor."