Denge

Denge

Latif Erdoğan

Sözün başında ifade edelim, bu yazıda olumlu anlam yüklenen kin, nefret, düşmanlık gibi olumsuz kelimeler sosyolojik bağlamda değil psikolojik anlamda kullanılmıştır. Kelimelerin hiçbir özel ya da tüzel kişiye atfı söz konusu değildir.

Zıtların birbiriyle sarmaş dolaş olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İyi- kötü, güzel- çirkin, doğru- yanlış, iman- küfür, sevgi- nefret, dostluk- düşmanlık, nur ve zulmet bu dünyada birbirini dengeleyen önemli zıt unsurlar.

Dengenin hayır tarafına karşı içimizde duyduğumuz sevgi ve muhabbet ne kadar hayati öneme sahipse; buna ilaveten dengenin şer tarafında yer alan unsurlara nefret hisleriyle dopdolu olmamız da aynı ölçüde hayati öneme sahiptir. Tek taraflı kalmak yanlıştır, yanıltıcıdır, istikameti bozucudur.

Her şeye sevgi göstermek, hiçbir şeyi sevmemek gibi bir ifrat veya tefrit olarak görülmelidir. Aksi de doğrudur. Hiçbir şeye düşman olmamak her şeye düşman olmak gibi yanlış bir davranıştır. Bunun orta ve istikametli yolu, sevilmesi gerekenleri sevmek, nefret edilmesi gerekenden de nefret etmektir.

Mesela, adaleti severiz. Bu doğru ve güzel olandır. Fakat eksiktir. Adaleti sevmenin yanında zulümden de nefret etmemiz gerekir. İmanı, salih ameli severiz. Bu da doğrudur, isabetlidir. Fakat yeterli değildir. İmanı ve salih ameli sevdiğimiz ölçüde, küfürden ve kötü işlerden de nefret etmemiz gerekmektedir.

Kur'an bize bu dengeyi öğretir: "Bilin ki, Allah'ın elçisi aranızda bulunmaktadır. Şayet o, birçok işte size uysaydı elbette sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu sizin kalplerinizde süsledi, size inkarı, yoldan çıkmayı ve isyanı da çirkin gösterdi. İşte doğru yolda olanlar bunlardır. Bu Allah tarafından bir lütuf ve nimettir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Hucurat,7-8)

Eğer bu denge kurulamazsa hem iç hem de dış dünyamızda zıtlarla iç içe yaşar ve bir müddet sonra ülfet ve ünsiyetimiz sebebiyle kötülüklere, çirkinliklere meyletme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.

Çalışmak yerine tembelleşiriz, ilim sahibi olmak yerine cahilleşiriz, salih amel yerine kötü işler yapan insanlardan biri oluruz. Ahlaki dengelerimizin tümü de bu arada altüst olur. Cömertliğin yerini cimrilik, cesaretin yerini korkaklık, doğru sözün yerini yalancılık, dürüstlüğün yerini fırdöndülük istila eder.

Bu meyanda, iyilikle kötülüğün, güzellikle çirkinliğin, doğrulukla yalancılığın, iman ile küfrün, salih amelle kötü eylemlerin arasını ne oranda açabilir, onları birbirinden ne ölçüde uzak tutabilirsek o kadar başarılı sayılırız.