Ahmet Hamdi Tanpınar, "Huzurlu olmak için huzursuz olmamak kafi sebep değildir; o bizzat var olmalıdır" der. Bilindiği gibi, onun en önemli romanlarından birinin adı da "Huzur" dur.
Huzur, teknolojik imkan veya refah seviyesiyle elde edilebilecek bir olgu değildir. Huzurun büyük çoğunluğunu manevi değerlerde aramak gerekir.
Aile, söz konusu manevi değerlerin bütününü temsil eden en önemli huzur kaynağıdır. Anne, baba, kardeş ve diğer aile büyüklerinden oluşan ve sürekli varlıkları birbirini tamamlayan, takviye eden bu huzur kaynağının ana unsurlarını karşılıklı sevgi, saygı, güven ve ebedi beraberlik şuuru oluşturur. Bu unsurlardan biri sarsıldığında aile hayatı sarsılır, unsurların kaybedilmesi ölçüsünde de varlığını, varlık değerini kaybeder. Sadece varlık değerini kaybetmekle kalmaz, aile huzursuzluğun serbest oyunlarının oynandığı istenmeyen, sevilmeyen, arzu edilmeyen bir karanlık kuytu haline döner. Dış tahrikler karşısında korunma refleksiyle sığınılan fakat bir an önce kurtulup çıkılmak istenen kuytu Batıda ailenin dramı budur, şimdi bizler de aynı dramın oyuncularıyız.
Karşılıklı sevgi, anne tarafından sonsuz bir şefkate dönüşen, yavruları için gerektiğinde seve seve canını verecek ölçüde feragatin sembolleştiği abidevi hale bürünür. Koca, bu abidevi şahsiyet karşısında sevgisine saygısını da harç eder, ömür boyu minnettarlığın şekillenmiş yankısı haline gelir. Çocuklar, anne- babalarını azizlerden aziz bilir, onları örnek model edinerek hayatlarına çekidüzen verirler. Onları hoşnut edebilmek için edep ve terbiyenin en yüksek yamaçlarında dolaşırlar. Anne- babaya "öf" bile demeyin çağrısı onların vicdanlarında sürekli yol gösterici bir rehber olur. Onlarla birlikte geçirilecek ömür dakikalarını kaderin kendilerine en büyük armağanı bilirler.
Karşılıklı saygı, anne- babanın birbirinin hakkına riayette gösterecekleri olağan üstü hassasiyetin sıradanlaşmasıyla hasıl olur. Gösterilen hürmet, her iki taraf için gayet tabii, olması gereken davranışlar bütünüdür. Çocuklar için anne- baba her halükarda saygıya layık mevkidedir; hiçbir arızi sebep bu konuda istisna özrü değildir, olamaz. Anne-baba bu saygıyı hal diliyle çocuklarına telkin eder; saygı çocuklarda karakter haline gelir. Esasen topluma da ancak böylesi bir saygı karakteri yansır; saygıyı bir toplum ahlakı haline getirir.
Karşılıklı güven, anne- babanın birbirine sonsuz bir güvenle bağlanmasıdır. Doğruluk, dürüstlük, ahde vefa gibi ahlakı değerlerin hasıl ettiği iç huzurun olmazsa olmaz şartı bu karşılıklı güven duygusudur. Güven, emanette emin olma halidir. Güvenin sarsıldığı yerde ne iç huzurdan ne de iç huzuru besleyen diğer ahlaki değerlerin varlığından söz edilemez.
Hem kadın hem de erkek için "gayret" anlamında kıskançlık söz konusu güvenin sigortasıdır. Kıskançlığın devre dışı kaldığı yerde karşılıklı güven korumasızdır. Gayret anlamındaki kıskançlığın itidal ve istikamet çerçevesinde korunması, ailenin korunmasıyla eş değerdir. Bu duyguyu yok etmeye çalışan bütün gayretler, aile ve yuvayı yıkmaya yönelik çalışmalar zümresindendir.

117