Zeytin ağacını diken bilir ki, çoğu zaman kendi gölgesinde oturamayacaktır. Çünkü o inatçı ve bilge ağaç, meyvesini hemen vermez; nesilleri aşan bir sabrın eseridir. O, ekenin değil, ondan sonra gelecek nesillerin sofrasına bereket getirmek için büyür ve köklerini en çorak topraklara, kayaların arasına, yüzyılların bilgeliğiyle salar. Zeytin ağacı bize, gerçek bir mirasın ve kalıcı bir itibarın, meyvesini görmeyi beklemeden atılan tohumlarla inşa edildiğini fısıldar.
Bu topraklara ait o bilge ağacın fısıltısına inat, bizim coğrafyamızda yaşananlar ise o sabrı göstermeden, hemen sonuca ulaşma telaşının acı bir yansımasıdır. Kökün yıllar süren çilesini değil, dalın bir anlık meyvesini alkışlayan bir iklim burası; adeta bir 'hemen meyve isteyenler ülkesi'. Futbolumuzun en görünür sahnesinde yaşananlar, maalesef milli karakterimize dair bu aceleci beklentiyi yurt dışına yansıtır. Büyük vaatlerle getirilen yabancı bir aklın, ilk tökezlemede bir yük gibi limandan kovulması, artık bir ritüele dönüştü. Avrupa basınının söyleminde 'Türk usulü sabırsızlık' olarak yer etmesi, fevri ve duygusal tepkilerle stratejik aklı nasıl feda ettiğimizin delilidir.
Aynı aceleci ruhun en çıplak özetini, son günlerde borsada yaşanan sert düşüşte görüyoruz. Yükselen faizler, yabancı yatırımcı çıkışları ve siyasi belirsizliklerin tetiklediği panik dalgasıyla, nice yatırımcı, zeytin ağacı gibi yıllar boyu sabırla büyütülmesi gereken portföylerini, bir gecede sökülüp atılan fidanlara dönüştürdü. Bu, meyveyi hemen koparma telaşıyla kökleri beslemeyi unutan o tanıdık sabırsızlıktır.
Oysa bu topraklarda sabrın ve sebâtın ne anlama geldiğini gösteren anıtlar da, insanlar da vardır. Mimar Sinan'ın, Süleymaniye'nin temelini attıktan sonra inşaatı yıllarca bekletmesi, o günün sabırsızları için bir 'oyalanma' gibi görünse de, aslında eserin asırlar boyu ayakta kalmasını sağlayan bir dehanın sabrıydı. O, bir an önce kubbeyi yükseltmek yerine, temelin toprağa tam oturmasını beklemişti.
Bu bilgelik, yakın tarihimizde de yankılanır. Sessiz vizyoner Rahmi Koç'un o devasa yapıyı bir dünya markası hâline getirmesi, anlık parlamalarla değil, en şiddetli fırtınalarda ve en dalgalı piyasalarda bile sabırla dümeni tutmasıyla mümkün oldu. Onun için kökleri beslemek, daima geçici başarılardan daha önemliydi. Elbette bu ruh hâli bize özgü değil; nitekim İranlı yönetmen düş ressamı