Avucumuza, büyüklerimizden miras, sararmış bir parşömen bırakıldı. Bu, babalarımızın ve onların babalarının dünyası için kıymetli ve onurlu bir rehberdi. Üzerindeki tek rota, ağırbaşlı ve kutsal bir mürekkeple çizilmişti: Okulunu bitir, bir meslekte derinleş, sabırla çalış ve o yoldan asla sapma. Peki ya o güvenli rotanın vardığı yer, artık bir uçurumun kenarıysa ne yapacağız
Bu rotasız çağın en cüretkâr yolculukları, bazen bireylerin bazen de devletlerin kaderinde yaşanıyor. Bu durumun en güncel örneklerinden biri, Türkiye'nin küresel satranç tahtasındaki hamleleridir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pekin ziyareti, o sararmış parşömene sıkı sıkıya bağlı kalmak yerine, dünyanın yeni akıntılarını okuyarak kendi güzergâhını çizen bir kaptanın cesaretidir.
21. yüzyılın karmaşası, o tek ve güvenli patikanın artık yetersiz kaldığını fısıldıyor. Buna cevap olarak kimileri, tek bir alanda uzmanlaşmak yerine onlarca farklı pınarın suyunu birleştirip yeni bir nehir yatağı açmayı öneriyor. Ben buna kısaca 'becerileri harmanlamak' diyorum. Kulağa ne kadar çekici gelse de bu, her yolcunun harcı değildir. Çünkü birçok denizde yol almaya çalışmak, aynı zamanda derinlikten mahrum kalma riskini taşır. Derin bir uzmanlığın kökü olmadan, farklı dallara uzanan yetenekler sığ ve fırtınalara karşı dayanıksız olabilir. Bu ilke, artık yalnızca bireyleri değil, devletleri de tanımlıyor. Nasıl ki tek bir yeteneğe sıkışmak bireyi kırılgan yapıyorsa, tek bir ittifak eksenine mahkûm olmak da devletleri dış şoklara karşı savunmasız bırakıyor. Türkiye'nin Pekin adımı, ülkenin sadece bir bloğun dar patikasına sığmayacak kadar büyük bir oyuncu olduğunu, Doğu ile Batı arasında yeni köprüler kurma iradesini gösteren bir jeopolitik beceri harmanlamasıdır.
Elbette bu yolculuk, herkesin aynı limandan, aynı rüzgârla başlamadığı acı bir gerçeği de içinde barındırır. Fırsatları görebilmek ve onlara uzanabilmek, çoğu zaman kişisel cesaretten çok, doğduğumuz evin, okuduğumuz okulun ve talihin bize sunduğu imtiyazların bir sonucudur. Bu yüzden başkalarının zorluk olarak gördüğü yerde fırsat aramak, her şeyden önce çalkantılı denizlerde yol alacak kadar sağlam bir gemiye sahip olmayı gerektirir.
Bu seyrüseferde belki de en güvenilir araç, sadece vardığımız limanları değil, yol boyunca öğrendiklerimizi kaydettiğimiz kişisel bir defterdir. Ben buna, kimi zaman 'Başarısızlıklar Özgeçmişi'