Kazanılması üzerine kurulmamış bir sisteme "oyun" denir mi; yoksa bunun adı, bitmek bilmeyen bir eziyet midir Oyunu kuran, zorluk seviyesini gerçekten hesapladı mı bilinmez ama sabah uyanıp haber akışına baktığınızda hissettiğiniz o ağırlık tesadüf değil. Çünkü karşımızdaki masada, kuralları sürekli değişen bir "Transatlantik Lejyoner Düzen" var. Christopher Landau... Eski bir diplomat. Geçenlerde Brüksel'deki NATO toplantısından sonra dayanamadı ve baklayı ağzından çıkardı. Dedi ki: "Bu Avrupalılar NATO şapkasını takınca 'Transatlantik iş birliği' diye bağırıyor, AB şapkasını takınca ABD çıkarlarına tamamen ters işler yapıyor."
Yanisi şu: Batı, işine gelince "ortak güvenlik", işine gelmeyince "egemenlik" kartını açıyor. Biz buna Anadolu irfanında "Ne yardan geçerim ne serden" diyoruz ama uluslararası literatürde bunun adı ikiyüzlülüktür. Şakkadanak yüzlerine vurulması gereken gerçek şudur: Kenardan köşeden değil, cümlenin tam ortasından konuşmak gerek. Bu coğrafyada Bayrak ana aktördür. Bundan gayrı kurulan her söz laf-ı güzaftır.
Madem Bayrak ana aktör, o halde dışarıdaki bu diplomatik ikiyüzlülüğe karşı içeride elimizdeki hazinenin ne kadar farkındayız Bakın, Fener Rum Patrikhanesi burnumuzun dibinde. Patrik Bartholomeos, sadece Fener semtinin sakini değil, dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri. Sormak zorundayız: Sağlık turizmi için saç ektirmeye gelene kapımız açık da, inanç turizmi için gelene neden mesafeliyiz 260 milyonluk bir potansiyelden bahsediyoruz. Buyursun gelsinler, bir bardak çayımızı içmeden gitmesinler. Bizim özgüvenimiz tamdır; misafir gelince ev sahibi evden kovulmaz, bilakis evi şenlenir. Bu potansiyeli yönetmek, "Ekümenik" tartışmalarından korkup kenara itmekten evladır.
Devlet erkanı, o kutsal makamların vakarıyla dışarıdaki potansiyeli yönetmeye çalışırken; içerideki kültür tarlasında ne yetiştirdiğimize de bakmak zorundadır. Şimdi kalkmış birileri ağlıyor... Ağlasanız da oynarız, yerimiz dar değil evvelallah! Ama şehitlerimiz varken değil. Yoksa bu memleketin her santimetrekaresi bizim, siz bundan müsterih olun. Zehirlemeye kalktığınız her çocuk rüyalarınıza girse anlayacağınızı sanmıyorum ama yine de söyleyelim... Hiç kusura bakmayın; o sözde rapçilerin PR çalışmasını yapmaya çalışanlara sesleniyorum: O "rap müzik" diye dinlediğiniz, içinde nota dahi barındırmayan, ilköğretim seviyesinde Türkçe bile içermeyen o sözlerinizle, limon ekip avokado çıkmasını mı bekliyordunuz İşini hakkıyla yapan 3-5 isim olmasa, Rap müziğinden tamamen soğuyacak kıvamdayız zaten. O yüzden bu konser iptalleri, isabetli bir "ara verme" olmuştur. Şimdi eserinizle gurur duyun! Saçma sapan müziklerinizle zehirlediğiniz beyinlere; ne idüğü belirsiz, şarkı zannettiğiniz sözlerinizle; içerisinde uyuşturucu, alkol, sözde şatafat, silah ve illegalite olan o dünyayı özendirmek için çırpındınız. Ve bugün, o özendirdiğiniz suç dünyası yüzünden bir şehit verdik. Gencecik polisimiz Enes Albayrak şehit düştü. Biz Enes'e Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır dilerken; sahnede o zehri övenlerin "sanatımız engelleniyor" diye sızlanması ne kadar samimi Bence bir zahmet artık biraz ara verin müziğe... O yüzden müzik zannettiğiniz o hırıltıya isabetli bir ara, ülkecek bize biraz huzur sağlar; belki bunca şehitten sonra bir "özür" niteliği de taşır.

15