'Yerli ve Milli Enerji' paha biçilmezdir

Ukrayna-Rusya gerginliğinde gelinen nokta bir kez daha gösterdi ki, Türkiye'nin son 10 yıla damgasını vuran ve son 5 yıl adeta katlanarak ilerleyen 'yerli ve milli' enerji kaynakları ve teknolojileri hamlesi, küresel ve bölgesel ekonomi-politiğin bu ölçüde karmaşıklaştığı, zorlaştığı bir konjonktürde daha da 'paha biçilmez' bir öncelik kazanmış durumda. Öyle ki, Türkiye'nin toplam enerji ve elektrik enerjisi ihtiyacını, 'anavatan' toprağında ve 'mavi vatan'da yürüttüğü yerli ve milli enerji kaynakları arayışı, keşifleri ile yeni bir çerçeveye taşıyor olması, yakın gelecekte bize olağanüstü kıymetli bir hareket kabiliyeti kazandıracak. Bunun yanı sıra, yenilenebilir enerji yatırımları ve teknolojilerindeki hamlelerimiz, enerjide dışa bağımlılığımızı minimum düzeye indirerek, buradan elde edeceğimiz tasarruflarla, yine yerli ve milli enerji teknolojileri geliştirmeyi sürdürmemizi sağlayacak. Türkiye, böylece, yenilenebilir enerji teknolojilerini ve yatırımlarını kendi özkaynakları ile karşılayan ve bu sayede Paris İklim Anlaşması'nın hakkını en iddialı bir şekilde ortaya koyan ender ülkelerden birisi de olarak, küresel ticarette 'yeryüzünü koruyan yeşil ekonomi' olarak daha güçlü bir 'marka' konumlandırmasını da perçinlemiş olacak. Türkiye için büyük bir kararlılıkla sürdürdüğümüz 'güvenilir ve tam bağımsız' bir ekonominin inşası, 'güçlü' ve 'sürdürülebilir' bir ekonomi oluşturmaktan geçiyor. 'Güvenilir' ve 'sürdürülebilir' bir ekonominin sac ayaklarını ise 6 temel başlık oluşturmakta: güçlü doğal kaynaklar, güçlü fiziki sermaye ve altyapı, toplam nüfus ve işgücü, yüksek nitelikte insan kıymetleri, teknoloji üretme kapasitesi ve güçlü hukuk sistemi. Türkiye, bu 6 başlıkta