'Uluslararası öğrenci' stratejik hedeftir

Türkiye Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bu ölçüde Avrasya'ya, 1. ve 2. kuşak komşu ülkelere, çok geniş bir 'gönül coğrafyası'na bu ölçüde sahip çıkan, 'oyun kurucu' ve 'denge kurucu' bir ülke olarak ülkelerin kaderini değiştirmek adına tüm imkan ve kabiliyetlerini sahada ve masada ortaya koyan bir kararlılık ve başarı gösteriyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın güçlü, kararlı ve vizyoner liderliği sadece yakın coğrafyamız için değil, Güney Doğu Asya'dan Afrika'ya ve Latin Amerika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada ilham verici bir etki alanı oluşturuyor. Söz konusu kararlılık ve etki alanının bir gerekçesi Türkiye'nin son dönemde 'sert güç' unsurlarına yönelik dünyaca takip edilen başarıları ise, diğer gerekçeyi de 'yumuşak güç' unsurlarına yönelik imkan ve kabiliyetlerindeki yükselen çıta oluşturmakta. Türkiye'nin yerel kalkınma yardımları, yurtdışı Türkler ve akraba topluluklara sahip çıkma becerimiz, sağlık alanındaki atılımlarımız kadar, eğitim ve bilhassa yüksek öğretim alanındaki yükselen çıtamız ilgiyle takip edilmekte.
Ülkemizin devlet ve vakıf yüksek öğretim kurumlarının son dönemde 'uluslararası öğrenci' alanındaki atılımlarının en temel gerekçesini ise Yükseköğretim Kurulu'muzun son derece isabetli kararları ve cesaretlendirici adımları oluşturmakta. Türkiye açısından 'uluslararası öğrenci' üç önemli nedenle stratejik bir hedeftir. Birinci neden, Türkiye'nin kültürel etki alanının çok geniş bir coğrafyaya yayılma kapasitesidir. 1990'lı yılların ortalarından beri yürüyen bir süreç olsa da, esasen son 5 yılda Türkiye büyük bir atılımla, 198 ülkeden 350 binin üzerinde uluslararası öğrenci sayılarına ulaştı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar 2024-2028 döneminde hedefin 500 bin olduğunun altını çizerek, hali hazırda dünyada uluslararası öğrenci sayıları açısından ilk 10'da yer alan ülkemizin daha da üst basamaklara tırmanmayı hedeflediğini vurguluyor. Bu düzeyde bir uluslararası öğrenci sayısı ile Türkiye'yi yakından tanımış, gönül bağı oluşmuş, Türkiye'nin kültürel ve entelektüel zenginliğine vakıf olmuş, dünyanın her yerinden müstesna bir mezun ailesinden söz ediyoruz.
İkinci önemli neden, 'uluslararası öğrenci'ler arasından Türkiye adına binlerce 'gönül elçisi' ile kucaklaşmamızdır. Ülkelerine döndüklerinde özel sektör ve kamu alanında önemli görevler üstlenecek olan mezunlar Türkiye ile ekonomik, ticari, siyasi, diplomatik ve askeri alanda daha güçlü işbirliği adına birer 'gönül elçisi' olarak kritik önemde dokunuşlara imza atacaklardır. Nitekim, geçmiş dönemde olduğu gibi, özellikle bugün Türkiye mezunu 'uluslararası öğrenciler' arasından ülkelerinde önemli mevkilere gelenleri gördükçe bir akademisyen olarak göğsümüz kabarıyor.