OECD'nin geçtiğimiz Pazartesi açıklanan son raporu, tüm küresel jeopolitik ve ekonomik zorluklara rağmen, sürdürülebilir büyümeye yönelik çabaların radardan çıkmaması gerektiğini vurguluyor. Bu amaçla da, dünyanın önde gelen ekonomilerinin beşeri sermaye ve iklim değişikliğini önceliklendiren uzun vadeli politika mimarisini de sürdürmeleri tavsiye ediliyor. Küresel enflasyon gerilese de, hala hedeflerin üzerinde. Küresel büyüme ise hayli mütevazi ilerliyor; üstelik ülkeler arasında ciddi büyüme performansı eşitsizliği ile. OECD, IMF gibi, enflasyon düşüş eğiliminde olmasına rağmen, para politikasında ihtiyatın elden bırakılmamasını ve maliye politikasının ise sürdürülebilir olmasını öneriyor.
OECD ortalamasının yüzde 120 olduğu kamu borç stokunun GSYH'ya oranında, Türkiye'nin yüzde 30-32 bandındaki oranı ülkemizi hem OECD, hem de G20 ülkeleri içerisinde düşük borç stoku olan ender ülkeler arasında avantajlı bir konuma oturtuyor. Türkiye'nin gerek bütçe ve kamu mali disiplin başarısı, gerekse de kamu borç stoku seviyesi, ülkemize küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik şoklara karşı önemli bir manevra alanı kazandırmakta.
Buna karşılık, hem küresel pandemi, hem de jeopolitik gelişmelerin ülkesinin ekonomik aktivitesine negatif etkisini azaltmaya çaba sarf eden ABD'nin faiz ödemeleri hariç federal bütçe harcamalarını artırmasıyla, 2020'de yüzde 9.5'i dahi gören birincil açığın GSYH'ya oranı, 2022'de yüzde 1'e gerilese de, 2023'de yeniden yüzde 4'e yükselmiş. Bu durum, ABD ekonomisi için daha fazla büyüme ve daha fazla vergi geliri ihtiyacı anlamına da gelmekte.
Dolayısı ile, gerek ABD'nin, gerek önde gelen AB ülkelerinin, gerekse de Çin'in ekonomilerini ayakta tutmak için talebi desteklemeleri gerekmekte. Nitekim, ABD hane halkı ve şirketlerinin 2021 yılı sonbaharından 2023 yılı sonbaharına kadar ki 2 yıllık dönemde ek tasarrufta bulunmak yerine harcama yapmayı tercih etmeleri, ABD ekonomisinde talebin desteklendiğini teyit ediyor. İtalya'nın da aynı dönemde ek tasarruf yapmaması dikkat çekici. Buna karşılık, Almanya, İspanya ve Fransa'da AB ortalamasının hayli üstünde ek tasarruf eğilimi, hane halkı ve şirketlerin artan belirsizlikler nedeniyle ek tasarruf yapmayı tercih ettiklerine işaret ediyor.
Çin ekonomisi de büyüme konusunda zorlu bir etaptan geçmekte. 2023'de

133