OECD'nin geçtiğimiz çarşamba günü yayınlanan 'ara dönem' küresel ekonomik görünüm raporu, 2024'de dünya ekonomisinin yüzde 3.2 büyümesinin beklendiğini; küresel büyümenin 2025'de de yüzde 3.2 olmasının öngörüldüğüne işaret etmekte. Küresel jeopolitik ve jeoekonomik gerginliklere rağmen, beklenenden daha olumlu seyreden büyüme trendi OECD ekonomistlerinin 2024 yılı küresel büyüme tahminlerini 0.1 puan iyileştirmelerine sebep oldu. OECD'nin Türkiye ekonomisi için 2024 büyüme beklentisi, aşağı yönde 0.2 puan düzeltme ile, yüzde 3.2; 2025 için ise 0.1 düzeltme ile yüzde 3.1 olarak öngörülmüş. Türkiye ekonomisinin küresel büyüme ortalamasını yakalaması beklenirken, ABD için sırasıyla yüzde 2.6 ve 1.6; Euro Bölgesi için ise yüzde 0.7 ve 1.2 öngörülmekte.
OECD küresel enflasyon oranlarında göreceli iyileşmeye işaret etse de, 'yapışkan enflasyon' riski açısından, bilhassa OECD ve G20 ülkelerinde hizmetler sektöründe gözlenen fiyat katılığının dikkatle takip edilmesi gerektiğine işaret etmekte. OECD'nin istikrarlı ve iyileşen büyüme ve ılımlı enflasyonla nispeten uyumlu bir dünya ekonomisi analizi, küresel ekonominin köşeyi dönebileceğine dair umutlara işaret etmekte. Bununla birlikte, OECD'nin raporu devam eden jeopolitik çatışmalar, enflasyonun düşüş hızındaki muallaklık ve hala yüksek reel faiz oranlarının devam eden etkisi hakkındaki belirsizliğin aşağı yönlü riskler devamına işaret ettiğini de hatırlatıyor. Ayrıca, yapışkan enflasyonun olası kaynakları olarak, devam eden işgücü maliyeti artışının maliyet enflasyonuna etkisi, bazı sektörlerdeki yüksek kar marjları (hırs enflasyonu) da hatırlatılmakta.
Bunun yanı sıra, jeopolitik gerginliklere bağlı olarak süreklilik arz eden yüksek navlun maliyetleri ve ithal malların maliyetlerini artıran ek jeopolitik veya ticaret gerginlikleri de radarda. Tüm bu risklere bağlı olarak, küresel ölçekte beklenenden daha yavaş ilerleyebilecek bir dezenflasyon sürecinin de hane halkı ve reel sektörünün enflasyon beklentilerini bir miktar daha yukarı çekebileceği belirtiliyor. Dezenflasyon sürecinin işgücü piyasaları üzerinde soğutucu etkisinin de birçok ülkede büyüme üzerinde yavaşlatıcı etkisi de hatırlatılmakta. Bir diğer önemli risk ise, önde gelen ülkelerin gerek

102