Topraklarında 6 bin yıllık bir uygarlık tarihi zenginliğine ev sahipliği yapan Türkiye, medeniyetlerin ve semavi dinlerin hem buluşma, hem kavuşma, hem de kaynaşma merkezi olarak müstesna bir konuma sahiptir. Anadolu'nun çekim merkezi olma özelliği, Türkiye'nin salt siyasi değil, bunun ötesinde ahlaki ve medeniyet ölçekli bir kavşak noktası olduğunu da defalarca hatırlatmaktadır. Papa 14. Leo'nun ziyareti, bu toprakların hoşgörü ve barış üretme kapasitesinin ne kadar derin olduğunu bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir. Türkiye, farklı inançların ve kültürlerin salt yan yana değil, esas birlikte nefes aldığı nadir coğrafyalardan biridir.
Bu nedenle, Türkiye'nin 'iyilik manifestosu' yalnız geleceğe dönük bir ideal değil; özünde tarihsel süreklilik içeren bir misyona tekabül eder. Sürdürülebilir barış ve huzur için, bugün insanlığın ordusu büyük devletlere değil; esas ruhunda iyilik barındıran devletlere ihtiyacı var. 21. Yüzyıl'da ülkelerin itibarı kontrol ettiği toprakla değil, insanlığa iyilik, hoşgörü ve barış adına açtığı alanla ölçülecek. Türkiye böyle bir misyonu yeni yüzyılda yeniden tahkim etme iradesi de taşımakta. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın tüm uluslararası platformlarda pek çok kez dile getirdikleri üzere, Türkiye ayrıştıran değil buluşturan, yargılayan değil anlamaya çalışan, güç gösteren değil iyiliği kuran bir merkez ülke olma iradesine sahiptir.
Bugün Türkiye'nin en büyük sermayesi ekonomik veya demografik gücünün de ötesinde, esas vicdanı yüksek toplumsal karakteri ve insanı önceleyen Anadolu İrfanıdır. Türkiye sadece mazisinden değil, aynı zamanda bu toprakların temel değeri olan vicdandan da güç alır. Unutmayalım, Ukrayna Savaşı'nın devam etmesi için barış çabalarını baltalayan, Gazze ve Filistin'de katil Netanyahu ve soykırımcı hükümetini ahlaksızca destekleyen anlayış ve karanlık odaklar, barış için, insanlık onuru için mücadele eden ülkelerin, toplumların yeterince bir araya gelememesinden, ihmalden beslenmekteler. İyiliğin inşası için, alana ve zamana sahip çıkan iradeye, iyilik çağrısını güçlü bir şekilde dile getiren bir 'ses'e ihtiyaç var. Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü ve kararlı liderliğinde, Türkiye 'iyiliğin inşası'nda etkin bir rol üstlenecek ender ülkelerden birisidir.
Çünkü, Türkiye, kadim mazisinden taşıdığı adalet ve merhamet kültürüyle, yeniden şekillenen küresel sistemde, alan kurucu olabilecek kapasitededir. Bugünün çatışmalarla yorulan dünyası, sert güçten çok, yumuşak gücün ve

16