Fetih ve 2023, 2053, 2071

1453, İstanbul'un Fethi, bir askeri dehalığın, devletin kurumsal yönetişim becerisine yönelik kararlılığın, Osmanlı Devleti'nin ve İmparatorluğun bilim ve teknolojiye verdiği ödünsüz önceliğin bir nişanesidir, kutlu bir zaferdir, dünya tarihi açısından bir kırılma noktasıdır. Orta Çağ'ın kapanarak, Yeni Çağ'ın açılması sadece düz bir anlam yükleyerek ifade edilebilecek bir husus değildir. Çünkü, Fatih Sultan Mehmed Han ve emrindeki Osmanlı Ordusu'nun şanlı zaferi, sadece askeri strateji ve silah sistemleri adına devrimsel bir dönüşümü müjdelemez; aynı zamanda, devletin kurumsal yönetişimi adına yeni bir kanuni düzeni, nizamı; Orta Çağ'ın adalet ve ahlak değerlerine göre yeni bir adalet ve ahlak anlayışının varlığını hükmeder. Tüm bu devrimsel dönüşümün yanı sıra, fizik, kimya, matematik ve astronomiye dayalı bilim ve teknoloji anlayışının Orta Çağ'ın dogmalarını yerle yeksan etmesini temsil eder. Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'un fethinden sonra, bugün İstanbul Üniversitesi'nin tarihini oluşturan medreseleri Süleymaniye'de kurdurmuş olması, eğitimin ve eğitim görmüş nesillerin ülkelerin devrimsel başarılarındaki vazgeçilmezliğinin kanıtıdır. Bu nedenle, 2023 Türkiye'sinin başarılarının sürdürülebilirliği de köklü ve inovasyona odaklı bir eğitim sisteminden, Türkiye'nin stratejik sektörlerine bilim insanı, mühendis, yönetici, teknik uzman yetiştiren güçlü bir yüksek öğretim sisteminden geçmekte. Çünkü, uçtan uça 'hiperdijitalleşme' sürecinden geçen dünya ekonomisinde, iddiamızı Ülkemizin gençlerinin ortaya koydukları zihinsel başarılarla, buluşlarla, yazdıkları kodlar ve yazılımlarla sürdüreceğiz. Ancak ve ancak, köklü ve inovatif bir eğitim sistemi ile, bir ülkeyi bilim ve teknolojide, yeni buluşlarda iddialı hale getirmemiz mümkündür. Genç ve yetişkin beyinlerimizle, bilim ve teknolojide yakaladığımız ve yakalayacağımız sürdürülebilir başarı, Türkiye açısından küresel ticarette de varlığımızı da sürdürülebilir kılmak; küresel GSYH ve küresel ticaretteki payımızı önce yüzde 1,5'a; ardından yüzde 3'e taşımak demektir. Bu başarıyı, Türkiye'yi yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli ürünler üreten ve bunları dünyaya