Doların derdi 'güç gösterisi'

ABD'nin kendi elleriyle inşa ettiği ve kendi para birimi doları merkezine oturttuğu küresel ekonomi- politik düzenin bir gün her yerinden çatlamaya başlayacağını hesaba kattığını sanmıyorum. 80 yıl sonra, kabahatin büyüğü kimde diye soruyorsa, aynaya bakması yeterli. Çünkü Washington, onlarca yıl boyunca doların sağladığı ayrıcalıkları hoyratça kullanırken, küresel sistemin hassas dengelerini hiç umursamadı. Bugün küresel finans mimarisi çok kutupluluğa doğru evrilirken, doların 'güç gösterisi' aslında bir gerçeği ele veriyor: Doların liderliğini korumak, artık eskisine kıyasla çok daha fazla enerji ve maliyet gerektiriyor.
Son haftalarda küresel piyasaların eş zamanlı bir düzeltmeye sahne olduğunun farkındayız. Dolar Endeksi (DXY) 14 yıllık önemli destek seviyesinden güç bularak yönünü yukarı çevirme derdinde. Altın ve Bitcoin dolar karşısında değer kaybederken, dünya borsalarında belirgin bir yorgunluk gözleniyor. Son bir haftaya damgasını vuran mevcut piyasa ortamı, 'dolar zayıflıyor' söylemini geçici olarak kenara itmiş durumda. Çünkü, büyük resimde 'doların tahtı sallanıyor' olsa da, kısa vadede doların savunma refleksleri devreye girmiş gözüküyor. Uluslararası yatırımcılar risk iştahının hızla soğuduğu, kar realizasyonlarının arttığı ve 'sürekli yükselişin' sağlıksız bulunduğu bir dönemde, 'güvenli liman' olduğundan değil, tümüyle 'likiditesi yüksek çıkış rampası' olarak gördükleri için yine dolara yöneldiler.
İşte, tam da bu noktada kritik noktayı hatırlatalım: Küresel finansal koşulları artık yalnızca politika faizleri belirlemiyor. Asıl belirleyici olan, 'sistemik likidite'. Ve küresel M2 para arzı, görünürde hala yüksek seviyelerde gezinse de, fiili likidite üretme kapasitesi zirveye dayanmış durumda. Yani dünya merkez bankalarının bilançoları şişirme döneminin sonuna geldi. Merkez bankaları faizleri artırmasalar da, hatta kısmen indirmeye başlasalar bile, net küresel likiditeyi azaltma eğilimindeler. Bu adım, doların değerini destekleyen; buna karşılık hisse senetleri, altın ve petrol üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturabilecek bir gelişme.
Bunun ilk işaretleri bir süredir gözlemlemekteyiz. FED'in bilanço küçültme (QT) sürecini yavaşlatmasına rağmen durdurmaması, ECB'nin APP/ PEPP portföylerini eritmeye devam etmesi, BOJ'un uzun vadeli tahvil alımlarını azaltması. Hepsi aynı mesajı veriyor: