2026: Büyük ekonomilerin 'dirençlenme' yılı

Dünya 2026'nın nasıl geçeceğini merak ederken, büyük ekonomiler sessizce hazırlık içindeler. 2024'den 2025'e, 2025'den de 2026'ya katlanarak devrolan küresel ekonomipolitik gündem, G20 ülkeleri ve önde gelen ekonomiler açısından salt enflasyonu kontrol etmeye odaklanan, sert tonda sıkılaştırılmış para politikası dönemini sürdürmenin mümkün olmadığını gösteriyor. Çünkü, küresel ekonomi o kadar yoğun şok, kırılma ve ani yön değişimiyle karşı karşıya ki, salt faiz odaklı ekonomik politikası seti, bugün tek başına hiçbir ülkeye güvenli bir çıkış vadetmiyor. FED'in parasal sıkılaşmayı resmen sona erdirmesi; Avrupa ve İngiltere merkez bankalarının daha esnek politikalara yönelmesi tam da bu yeni dönemin işareti.
2026, dünyanın önde gelen ekonomileri için bir 'direnci artırma yılı'. Reel sektörün dayanıklılığını güçlendiren, üretim maliyetlerini daha yönetilebilir düzeyde tutacak tedbirler alan, uluslararası ticarette bilhassa ihracatçı firmaların rekabet gücünü artıran bir 'ekonomik dayanıklılık' odaklı mimari artık tüm büyük ekonomilerin ortak hedefi. IMF, OECD ve Dünya Bankası G20 ülkelerine yönelik analizlerinde 2026'nın belirleyici faktörünün ekonomik büyüme değil, şoklara karşı dayanıklılık olacağını belirtiyorlar. Nitekim 2024-2025 döneminin en önemli derslerinden biri, yalnızca faiz artırarak ekonomiyi soğutmanın yeterli olmadığı oldu. Bu dönemde çok sayıda ülkede üretim maliyetleri yükseldi, tedarik zincirleri sık sık koptu; enerji ve gıda fiyatları jeopolitik gerilimlerle birlikte dalgalandı.
2026'da bu sarmaldan çıkmanın yolu önde gelen ekonomilerin firmaların maliyet şoklarını absorbe edebilecek bir dayanıklılık dokusu oluşturmaktan geçiyor. Büyük ekonomilerin bu anlamda attığı adımlar dikkat çekici. OECD'nin analizleri, artık verimliliği önceleyen tek kaynaklı tedarik modellerinin terk edildiğine 'çoklu tedarik; dost ülkelerden tedarik; yakın coğrafyalardan tedarik' üçlüsünün güçlendiğine işaret ediyor. Bu dönüşüm elbette zahmetli. Ancak, tedarik zincirinde bugün çeşitlendirmeye harcanan her para, yarının tedarik şokunu önleyen bir sigorta poliçesi niteliğinde.
Enerji tarafında ise aynı eğilim daha belirgin. Dünya Bankası ve IEA, 2026'nın enerji güvenliği politikalarının yeniden yazıldığı bir yıl olacağını öngörmekteler. Kızıldeniz'den Güney Çin Denizi'ne kadar her deniz hattının risk altında olduğu, kritik minerallerin stratejik bir silaha dönüştüğü bir küresel düzende, büyük ekonomiler enerji ve mineral tedariki