2025 için 'dirençli ekonomi' hazırlıkları

Yeni yıla iki ay kaldı. Dünyanın önde gelen ekonomileri ve şirketleri 2025 için hazırlıklarını hızlandırdılar. Önde gelen ülkelerin ekonomi yönetimlerinin birinci önceliği 'dirençli ekonomi' için her türlü tedbiri şimdiden palanlamak. Çünkü, 2025 yılının küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik gerginlikler açısından ne boyutta bir çatışma ortamına sahne olacağını kestirmek hayli güç. Hammadde ve enerji tedariğinde, hem yurtiçinden, hem yurtdışından gereken hazırlıkları organize etmek ve stratejik ürünler için yurt içi üreticiler ve tedarikçilerle belirli planlamaları masaya yatırmak çok önemli. Bunun yanı sıra, beklenmedik anda ortada bırakmayacak 'müttefik' ve 'dost' ülkelerle safları sıklaştıracak işbirlikleri kritik önemde.
Ülkenin ve şirketin borç yönetimi çok önemli. Elde edilebilecek her fırsatta vadesi gelen borçları mümkün mertebe uzun vadeli olarak yeniden yapılandırmak ve ivedi ve öncelikli yatırımları gözden geçirerek, elde edilecek kaynakları en doğru alana yönlendirmek çok önemli. Çünkü, 'dirençli ekonomi' veya 'dirençli şirket' oluştururken yapılabilecek en büyük hatalardan bir tanesi öncelikli yatırımları asla geciktirmemek. Yatırımları askıya almak veya bilinmeyen bir geleceğe ertelemek, küresel rekabetin bu derece derinleştiği bir ortamda önemli fırsatları kaçırmak anlamına gelir. Bu nedenle, Türkiye'nin küresel rekabetteki konumu açısından, dijital dönüşüm ve enerji dönüşümünde kritik önemdeki projeleri sürdürmek, tarım ve sulama alanındaki projeleri sürdürmek önemli.
Küresel ve bölgesel jeopolitik çatışma ve gerginlikler 2025'de küresel tarım ve gıda fiyatları üzerinde yeni bir baskı oluşturacak ise, ülke ekonomisinin yurtiçi üretim imkanları ile tarım ve gıda ürünlerinde arz-talep planlamasını iyi kurgulaması önemli bir gereklilik oluşturabilir. Bu nedenle, 2025 için sadece enerji değil, en az enerji tedariği kadar kritik bir alan olarak tarım ve gıda tedariği için de farklı senaryolara dayalı planlamaları gerçekleştirmek; bu tür planlamaları aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı gibi ortak değer ve hedefe kitlendiğimiz kardeş ülkelerle de birlikte ele almak anlamlı olabilir. Küresel ve bölgesel jeopolitik gerginlik ve çatışmaların küresel tedarik zinciri ağı üzerindeki etkilerini yakından takip ederek, alternatif tedarikçi ülkelere yönelik analizleri hızlandırmak da anlamlı olacaktır.