Kılıçdaroğlu'nun zor siyaseti

Yeni bir siyaset inşaat etmek istiyor CHP Lideri Kılıçdaroğlu. Önceleri CHP'nin laik ve Kemalist ideolojisinin yanlış anlaşıldığı ve uygulandığını düşünerek, CHP siyasetini biraz daha ortaya çekmeye çalıştı. Dine saygılı, halkla daha yakın temas kuran, geleneksel hassasiyetleri önceleyerek bir tarzı siyaset kurguladı. KILIÇDAROĞLU'NUN YENİ SİYASET TARZI TUTTU MU Bunun sonucu olarak muhafazakar çevreden milletvekili adayları, Cumhurbaşkanlığına Ekmeleddin İhsanoğlu'nu, İstanbul ve Ankara'ya sağ siyasetten gelen belediye başkanlarını aday yaptı. Cumhurbaşkanlığını kazanamadı ama yerel seçimlerde kurguladığı yeni siyaset başarılı oldu. Belki de son 30 yılın en başarılı yerel seçim sonuçlarını elde etti. Dolayısı ile yeni siyaset tarzı tuttu. KILIÇDAROĞLU'NUN YAŞADIĞI İKİ BÜYÜK ZORULUK Yeni siyaset tarzını 2023 seçimleri için daha da belirginleştirdi. Muhafazakar partilerle birlikte kurduğu masa ve helalleşme açılımı, kurmak istediği siyaset çatısının en görünen kısmıydı. Bu tarzı siyasetinde iki büyük zorluk yaşıyor. Birincisi, kendi partisi içinde bu değişime ve yeni tarzı siyasete ciddi bir direnç var. Bu direnç, hem ideolojik olarak değişim karşıtlarından, hem de daha oportünist siyaset yapanlardan geliyor. CHP İÇİNDEKİ BÜYÜK DİRENÇ Sanırım bir parti genel başkanının, kendi sosyal medya hesabından, kamuya açık şekilde parti içinde direnç gösterenlere sert mesajlar vermesi pek görülmüş bir şey değildir. "Ya bana katılın ya önümden çekilin" diye attığı tivit, doğrudan parti içindeki direnç noktalarına cepheden hücum etmektir. Bunu Parti Meclisi'nde kapalı toplantıda yapması siyaseten daha doğru olurdu ama yine de bu paylaşımı etkili oldu. Liderliğini güçlendirdi, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda iki parti içi rakibini de oyundan düşürdü. CHP'DEKİ BAŞKA BİR KLİK DE HEDEFİNDE Ancak bu dirençleri tam olarak kıramadığı anlaşılıyor. Yoksa benzer tivitleri yeniden atmazdı. "Ya bana katılın ya da önümden çekilin demiştim. Onu da netleştireyim. Kendi yol arkadaşlarıma dedim. 5'li çeteler, bazı sermayedarlar, varlıkçılar, çantacılar bu ülkenin ikinci 100 yılını dizayn etmeye kararlı. Ben ve arkadaşlarım da onlara karşı dimdik durmaya kararlıyız. Bırakın herhangi bir kurmayımı; bu çetelerle pazarlık yapan evladımın bile gözünün yaşına bakmam. Gidenlere de uğurlar ola." Bu paylaşımlar da CHP'deki değişime ideolojik olarak karşı çıkanları değil, daha çıkar amaçlı siyaset yapan bir başka kliği hedef alıyor sanırım. HARİÇTEN DEMEÇ VERENLERİN YAŞATTIĞI ZORULUK Bu direnç noktalarının yarattığı zorluklara ek olarak, bir de CHP içinden demeç verenlerin yaşattığı zorluklarla uğraşıyor Kılıçdaroğlu. Sanırım son günlerdeki en ciddi kriz, Gürsel Tekin'in HDP konusunda yaptığı açıklamaydı. İYİ Parti ile büyük bir gerilim yaşamasına neden oldu. Meral Akşener'in, "Gürsel Tekin sıradan biri değil, kilit taşıdır. Dolayısı ile söyledikleri partisinin görüşlerini iletiyor" sözlerine şaşırdım. Zira bu açıklama doğrudan Kılıçdaroğlu'nu zora sokacak bir ifade oldu. Gürsel Tekin'in bu sözlerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in Osmanlı hakkındaki tepki çeken konuşması eklendi. Bu sefer de helalleşmek istediği milliyetçi, muhafazakar seçmen karşısında zor duruma düştü. Bu yazı yazılırken bir de CHP Diyarbakır İl Başkanı'nın açıklaması kriz kıvamına getirilmek üzereydi... Anlayacağınız Kılıçdaroğlu kurgulamaya çalıştığı siyasi açılımda en büyük zorluğu kendi arkadaşları aracılığı ile yaşadı son günlerde. Bu tartışmalar Cumhurbaşkanlığı adaylığında elimine ettiği diğer iki ismi yeninden sahneye sürdü. "CHP kökenli değil, sağdan gelen bir aday olsun" fikri harlandı. Galiba bunu en çok da İYİ Parti yapıyor. BİR DİĞER ZORULUK: İNANDIRICILIK Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti ve müttefik merkezli yaşadığı zorluklara bir de, uzun süre kavgalı olduğu ve şimdi oy alması gereken milliyetçimuhafazakar seçmen nezdindeki "inandırıcılık" sorununu eklemek gerek. 12 yıllık Genel Başkanlığının çok uzun bir süresi, "klasik CHP" politikalarını