İmar ve iskanı siyasetten arındırmak

Sanırım deprem sürecinde katıldığım en verimli programlardan biriydi. Çok şey öğrendim. Bir de şehirlerin perişan olmasına neden olan garabetten nasıl çıkacağımızın yolunu buldum galiba. Dün akşam Habertürk TV'deydi program. Serap Belet moderatördü ama o da konuşmaların etkisine kapılıp sürekli katkı yaptı. Prof. Bülent Oruç Jeofizikçi, Dr. Sinan Genim Mimar, Doç. Ali Tolga Özden de mimar. Sonradan Kiptaş Genel Müdürü Ali Kurt da eklendi programa. DEPREMİN SOSYOPOLİTİK YANLARINI AZ KONUŞUYORUZ İtiraf edeyim, programın teknik bilgiler içinde biraz sıkıcı geçme ihtimaline karşı editör Erdem Dilçin'e, biraz sosyopolitik konulara değinmenin faydalı olacağını, en azından benim bu konularda konuşacağımı söyledim. Fakat gelin görün ki, Bülent Oruç ve Sinan Genim öylesine soyopolitik saptamalar yaptılar ki, ben ve Serap Belet sürekli birbirimize bakıp şaşırdık. İki hocanın jeofizik ve mimari açıdan teknik sorunları anlatırken, son cümleler genelde şöyle bitiyordu: 'Mesele bunlar değil, meselemiz ahlakın çökmesi ve zihinlerin politize olması'. Hele Bülent Oruç, "Ya usandım artık her şeyin politize olmasında, gerçekten böyle bir ortamda yaşamak istemiyorum artık" diye isyan etmesi çok dikkat çekiciydi. ANCAK SİYASET ÜSTÜ BİR BAKIŞ BİZİ KURTATIR Bizim bu afetten nasıl çıkacağımız, yeni afetler olmaması için ne yapmamız gerektiği konusunda sanırım izleyenlerin, konuşmacıların ve uzmanların buluştuğu bir nokta var: Ancak siyaset üstü bir anlayışla buradan çıkabiliriz. Tamam da ömrümün yarısı siyasetçilerle, onları izleyerek geçti. Bu ülkede siyasetin tüm kurumları, yapıları, değerleri nasıl politize ettiğini gözlerimle gördüm. Şimdi bu afette anladım ki zihinlerimiz de politize olmuş, hiçbir şeyi siyasallaştırmadan yapamıyoruz, konuşamıyoruz. Bu kadar zehirlendiğimizi fark etmemiştim doğrusu. Bazı kurumların siyasallaştığı için çürüdüğüne de enkaz başında şahitlik ettim maalesef. İMAR VE İSKANI SİYASETTEN ARINDIRMAK Diyeceğim o ki, siyaset üstü bir bakış açısıyla bizim bu afetten çıkmamız, yeni afetler yaşamamak için hazırlık yapmamız gerek. Fakat bunu bu sistemle yapmak mümkün değil. Fakat Sinan Genim "mümkün" dedi, benim gözlerim açıldı. "İmar ve iskanı siyasetten arındıracağız" Kafamda birçok lamba yandı aynı anda. Ben bu fikrin hocanın Türkiye'ye özgü bir düşüncesi olduğunu sanıyordum. Meğer dünyada birçok ülkede, şehirlerin imar ve iskan planları, izinleri, yönetimleri siyasetin karışmadığı bir kurul ve kişiler tarafından yönetiliyormuş. Cehaletime doymayayım, nasıl bilmiyordum bunu. Araştırıp daha detaylı yazılar yazacağım bu konuda. Ancak yine de hemen anlatmak istedim sizlere. Bence muhteşem yönetim şekli. "Fakaaaat" dedi hoca, tatlı anlatımıyla: "Bunu yapmak öyle kolay değil. Ben Marmara Belediyeler Birliği'nin yönetiminde bulunuyordum. 1994 yılıydı sanırım. Kocaeli Belediye Başkanı Sefa Sirmen de birlik başkandı. Dedim ki, 'imar ve iskanı siyasetten arındırmamız lazım. Sorunları ancak bu şekilde çözebiliriz. Sefa Bey güldü. 'Hocam öyle yaparsak belediye meclis üyesi olacak bir tek kişi bile bulamayız'" BAĞIMSIZ BİR KURUL İMAR VE İSKAN İZNİ VERSİN Zaten şekere üşüşmüş arı gibi yerel yönetimlere bu kadar ilgi olmasının sebebi