Devletin kurumları eleştirilemez mi

Söz vermiştim Geceleri ateş, gündüzleri enkaz başında oturduğumuzda, dermanı tükenmiş afetzedelere söz vermiştim. İnsan kurtarmak için enkaza girip çıkmaktan üstü başı yırtılmış gönüllüye, kurumsal sorunlar yüzünden gözleri dolu dolu problemleri anlatan AFAD çalışanlarına, hayat kurtarmak, soğuktan afetzedeyi taşımak için can atan ama Kızılay'ın çay dağıtma aracında bardaklara çay dolduran fedakar Kızılay çalışanına söz vermiştim. Koordinasyon yüzünden daha az verimli çalıştığı için hayıflanan polis memuruna, "Yeterli teknik cihazımız olsa daha fazla can kurtarırdık" diye kömür gözlü madenciye, çaresiz kaldı diye göz yaşı döken itfaiyeciye, "Araç verilseydi daha fazla ihbara gider, kurtarma yapardık" diyen Meksikalı arama kurtarma ekibine söz vermiştim. Kriz masasındaki kavgalardan, çekişmelerden usanıp kendi başına bir şey yapmak için uğraşan valilik, belediye, bakanlık yöneticilerine Velhasıl Malatya'da, Maraş'ta, Adıyaman'da, Hatay'da, İskenderun'da o tozlu caddelerde, sokaklarda, soğuk günlerde gördüğüm aksaklıkları yazacağıma söz vermiştim. Bir tek şartım vardı: Enkaz altından can kurtarıyor insanlar. Bunları çıkartalım, cenazelerimizi defnedelim öyle tartışalım bu konuları demiştim. Artık enkaz altından ses gelmiyor. Tüm canlar sustu. Cenazelerimiz defnediliyor. Şimdi kurumların eksiğini, yanlışını, doğrusunu tartışabiliriz. Artık boğazımıza düğümlenen acı; konuşmamıza, yazmamıza biraz izin veriyor. Yıkmak için değil, onarmak, güçlendirmek için devleti eleştirip, tartışacağız tabii ki. DEVLETİ ACİZ GÖSTERMEME PANİĞİ Şaşırıyorum. "Devlet aciz kalmadı" demek için gösterilen çaba, milletin düştüğü acziyeti anlatmak için gösterilmedi. Kutsal, dokunulmaz, eleştirilemez devlet algısından sonra, şimdi de aynı özelliklere sahip kurumlar çıktı ortaya. AFAD'ı eleştiren "hain". Kızılay'ı yetersiz bulan "namussuz". Asker geç çıktı diyen "devlet düşmanı" Ne oluyor böyle Sahada bu kurumlarla ilgili eksikliği gören insanlara hakaret ediliyor, linçe tabi tutuluyor. Mesela kurtarma çalışmaları İlk gün şu kadar bin arama kurtarma ekibi afete gitti deniyor. Doğru, bir detay var ama. Bizim on binlerce kurtarma ekibine ihtiyacımız vardı. Adıyaman'da ya da Hatay'da kardeşinin, çocuğunun enkaz altındaki sesini duyan ama çaresizce kurtaramayan birinin yanına otursaydı o devlet yetkilisi, çalışmaların ne kadar iyi gittiğini söyleyemezdi Fakat ne acıdır ki yüzlerce köye, onlarca ilçeye, on binlerce eve ulaşılamamışken, ilk gün canlı yayına çıkıp, "Ulaşılmayan bir nokta yok" diyebildi bir kurumun başkanı. Ve o kurumu eleştirenlere ağız dolusu hakaretler ediliyor şimdi. Tüm bunlar şu nedenle yapılıyor. Devletin kurumunu eleştirmek, devleti aciz gösterir.. Siz şimdi "Her şeyi yaptık, devlet tüm kurum ve kuruluşlarıyla afet bölgesindeydi" dedikçe ne oluyordu orada biliyor musunuz İlk iki gün ekmek kıtlığı çekenler kamyonlardan dağıtılan ekmeği almak için uğraşıyordu, bu yüzden sizi duyamadılar. "Her yere ulaştık" dendikten 5 gün sonra gidilebilen köylerde insanlar elektriksiz kaldığı için sizi izleyemediler. Ve, üçüncü, dördüncü günde "her geçen gün sesi zayıflıyor" diyen, arama kurtarma ekipleri gelsin diye çırpınan insanlar öfkeden deliriyordu. Kurumların envanterindeki ekipman sayısı anlatıldığı kadar, milletin dertleri anlatılmadı maalesef. HİÇBİR DEVLET BU AFETİ YÖNETEMEZ Şurası bir gerçektir, dünyanın en güçlü devletleri bile böyle bir afeti yönetemez. Tarihte eşi benzeri olmayan bu felakete kimsenin gücü yetmez. O zaman, "Devletin imkanları bu afete yetmedi" demek neden acizlik olsun ki "Her yere yetişemedik" demek neden ayıp olsun ki Bu, "Her