Ankara'dan kısa notlar

İki gün geçirdiğim Ankara'dan kısa kısa notlar aldım. Size aktarayım. HAVASI DA SİYASET GİBİ Onca yıl yaşadım Ankara'da, bu kadar tuhaf hava görmedim. Hava güneşli ve açık ama yağmur yağıyordu. Yağmur yağarken birden duruyor, bulutlar kayboluyor. Şehrin bir semtinde yağmur yağarken, öbür tarafında güneş parıldıyor. Bir mahalleyi sel götürüyor, diğer mahallede her şey normal. Yağmur bardaktan değil, kovadan boşalır gibi yağıyor. Bir rüzgar esiyor, bir güneş kavuruyor, bir yağmur yağıyor Anlayacağınız havalar siyaset gibi karışık Ankara'da. YAĞMUR YAĞAR MEMUR BAKAR Havalimanının içinde sağanak yağmur yağarken bir yandan çimleri sulayan fıskiyeler çalışıyordu. Onlarca güvenlik görevlisi, memur, havalimanı çalışanı da bunu izliyordu. Kimsenin aklına, "Onlarca fıskiye boşuna çalışıyor, su israfı, şunu durduralım" demek gelmedi. Saçakların altında sigaralar içildi, çaylar eşliğinde sohbet edildi, yağmurun nasıl şiddetli yağdığı kritik edildi ve fıskiyeler öyle çalışmaya devam etti. Bürokrasiye benzettim. LÜKS SAAT SATICISINDAN NOKTA ATIŞ Bir alışveriş merkezinde randevu vaktini beklerken vitrinlere bakıyordum. Lüks saatler satan bir mağazanın sahibi beni tanıdı. Sohbete başladık - İşler nasıl - Bizim işler çok iyi Kemal Bey. - Bu ekonomik krizde nasıl oluyor - Ülkede zengin bir tabaka var, bu krizden etkilenmiyor. Bizim müşteri onlar. - Satışlar iyi yani sizde - Evet çok şükür iyi. Sizinle bazen ekranda tartışan, 'ülkede her şey çok iyi' diyen bir iki yorumcunun kolunda bizim saatlerden var. - Mesela şu saat kaç para - Bu kalite olarak ortalama bir saat. Fiyatı da 160 Bin. - Bana müsaade, hayırlı işler. ANKARA'DA PROGRAM YAPAMAMAK İstanbul'dayken Ankara'daki arkadaşlarla sürekli sözleşiyoruz,