Bir muvazaanın sonu

Ankara Kitap Fuarı'ndaki imza programına katıldığımız gün, fuarın devam ettiği ATO binasının üst katında İYİ Parti'nin olağanüstü kongresi vardı. Ve kongrede, tahmin edildiği üzere, aday olmayan Akşener'in desteklediği Dervişoğlu başkan seçildi.

Ama bu sonucun, geçen yıl Mart başına kadar dahil olduğu Millet İttifakı'na aniden sırt çevirip masadan kalkarak rest çekmesinden bu yana partinin yaşamakta olduğu kan kaybını durdurması beklenmiyor. Çünkü partideki demokrat isimlerin çoğu, izlenen politikayı tasvip etmediği için yolunu ayırdı ve parti ağırlıklı olarak MHP kökenlilere kaldı.

(Bu arada, son Ankara görüşmelerimizde bize iletilen bir bilgiyi aktaralım: Geçen sene Mayıs'ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde İYİ Parti merkezinden teşkilatlara "Erdoğan desteklenecek" talimatı gitmiş...)

Böylece, kuruluş aşamasında CHP'nin verdiği 15 ödünç milletvekili sayesinde önü açılmış olan İYİ Parti'nin gerçekte bir muvazaa partisi olduğu ayan beyan ortaya çıktı.

Oysa parti kurulmadan önce rahmetli Nureddin Tokdemir'in de dahil olduğu bir heyet halinde görüştüğümüz Akşener, o zaman bize ifade ettiği "DP eksenli" bir yörüngede yola devam etme sözünün gereğini yapabilmiş olsaydı böyle olmazdı.

İYİ Parti, yola çıktığı andan itibaren üzerine düşen "çakma MHP" imajına ilaveten, o süreçte iktidar tarafından çıkarılan bütün engellere, yapılan karartma, karalama ve kara propagandalara rağmen 2018 seçiminde yüzde 10 gibi bir oranı yakalayıp 43 vekille Meclise girmesini Millet İttifakının sağladığı imkânın yanı sıra listelerindeki demokrat adayların performansına da borçluydu.