Vahim gidişatı durdurmanın tek yolu
Asgarî ücrete yapılan yüzde 49'luk artış TÜİK enflasyonunun bile gerisinde kaldığı halde iktidar tarafından çok büyük bir "müjde" olarak sunulurken, iki yılda yapılan dört kat artışa rağmen bu ücretin sadece bir ay açlık sınırını geçebildiği gerçeği gözlerden kaçırılmak isteniyor.
Yanı sıra, asgarî ücretin genel olarak "ortalama ücret" haline getirildiği ve böylece büyük çoğunluğun fakirlikte eşitlendiği de.
Türk lirası değer kaybedip alım gücü azaldıkça geçim yükü ağırlaşıyor. Bu yüzden maaş zamları açlık ve yoksulluk sınırlarındaki hızlı yükselişe bir türlü yetişemiyor.
Ve yeni yılla birlikte, vergi, harç, ceza, otoyol ve köprü ücretleri, akaryakıt gibi kalemlerdeki artışlar, yüzde 49'un üzerinde, en az yüzde 60-70'i bulan oranlarda devam ediyor.
Market ve pazarlarda temel gıda maddelerindeki fiyat artışlarına ise yetişmek mümkün değil. Öyle ki, aldığınız ürünü raftan sepete koyup ödemesini yapmak üzere kasaya götürünceye kadar bile fiyatın değiştiği oluyor ve bu durum sıkça tekrarlanmaya başlandı.
Fâhiş kiralar aileleri çok zora sokan ayrı bir problem. Gerek şehir içi, gerek şehirler arası ulaşım maliyetlerinin aşırı yüksekliği de.
Geçen yıl elektrik ve doğalgaz faturalarına yapılan yüklü zamlar şu aşamada şimdilik devam etmiyor, ama yerel seçimlerden sonra onların da ne olacağı belli değil.
Esasen yerel seçimlerin ardından Türkiye'nin nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalacağı, genel ve yaygın bir endişe konusu.
Ekonomi ve siyaset çevreleri ekonomide asıl tufanın bu seçimlerden sonra geleceğini hayli zamandır seslendiriyorlar.