Üstadın hassasiyeti

Bir eski dostun siyasetle ilgili değerlendirmelerinden bir bölümü önceki gün nakletmiştik. Bugün Üstadın tesbitlerinden aktardığı bazı ölçülerle devam edelim:Bilerek veya bilmeyerek hiç akla getirilmeyen, nazar-ı itibara alınmayan en ehemmiyetli bir husus Üstadın siyasî içtihadlarıdır. Üstadımız tek kişinin karar ve tercihi ile rey-i vahid, muamele-i keyfiye ile idareyi istibdat olarak tarif ediyor. Ve "riyaset-i şahsiye"nin, tek adam idaresinin kat'iyen aleyhinde olduğunu çok açık bir şekilde ifade ediyor. Meşrutiyeti meşveret ve şûrâ, meclisin hâkimiyeti, hükümetin meclisin emrinde ve murakabesinde olması olarak tarif ediyor. Din ve dindarlığın siyasette vitrine çıkarılmasını, mukaddesatın, manevî değerlerin siyasete alet edilmesini kat'iyen men ediyor ve eserlerdeki derslerinde bu hususta ısrar ediyor. 1969'da din ve dindarlık adına parti kurulmasına şiddetle karşı çıkan Zübeyir Ağabeyin endişe ve telaşına bizzat şahidim. Bu noktada son senelerde çokça ihmal edilen bir hususa dikkat çekmek istiyorum. O da din ve dindarlık, camiler, manevî ve millî ortak değerler alabildiğine siyasete alet ve istismar edildiği halde bazı Nur talebelerinin maalesef Üstadın hassasiyetini kaybetmeleridir ki, dikkate ve teessüre şayandır. Hiçbirimizin tercih ettiğine kudsiyet verip ona rey vermeyi farz olarak dayatma, farklı tercih sahiplerini küfriyatla ve haram işlemekle suçlama hak ve selahiyetimiz yoktur.