Turuncu devrim-işgal kıskacındaki ülke

Yaklaşık 24 yıl önce, 1998 Mayıs'ında rahmetli Demirel'le birlikte gittiğimiz Ukrayna ile ilgili bir yazımızda şunları ifade etmişiz:Karadeniz'in kuzeyindeki Ukrayna, 600 bin kilometrekare yüzölçümü ve 50 milyonu aşkın nüfusu ile Avrasya'nın ve Karadeniz havzasının önemli ülkelerinden biri. Diğer bölge ülkeleri gibi, uzun ve çalkantılı tarihinde birçok kez el değiştiren Ukrayna bir ara Latvia'nın, sonra Polonya'nın, ardından Rusya'nın ve bir dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun nüfuzu altında kalmış. Nihayet, Rusya'daki 1917 devriminden sonra, Sovyetler Birliği'ni oluşturan cumhuriyetlerden biri olmuş. Ama bunun bedelini ağır ödemiş. Tarımda kolektifleştirme uygulaması köylüleri fena vurmuş. 1930'ların başında yaşanan kıtlıkta ise 5 milyon kişi ölmüş. Ardından, Stalin terörünün tahripkâr sonuçlarını Ukrayna da derinden yaşamış. Bu korkunç baskı döneminde en temel hakları ellerinden alınan Ukraynalıların, kendi dilleriyle konuşup yazmaları dahi yasaklanmış. Derken, İkinci Dünya Harbi'nde Ukrayna kısa bir süre için Alman işgaline uğramış. Almanlara karşı başlatılan gerilla direnişi, daha sonra baskılar ve Katolik Kilisesi'nin kapatılması sebebiyle komünist yönetime yönelmiş. Stalin öldükten sonra baskılar nisbeten hafiflemiş, ama Moskova'nın baskılarına karşı bir aydın muhalefeti her zaman var olmuş. Bu hareket, 1989'da başlayan SSCB'nin dağılma sürecinde Ukrayna'da da öne çıkmış.