Söylem başka, eylem başka

Erdoğan 21. İmam Hatipliler Kurultayındaki konuşmasında sözü Gazze'de devam eden İsrail vahşetine ve gaddarlığına getirip, ardından Sisi'nin Ankara ziyaretiyle yeni bir aşamaya giren Mısır'la ve yanı sıra Suriye ile ilişkiler için şöyle demiş:

"Mısır'la, Suriye'yle attığımız yeni adımlar, büyüyen yayılmacılık tehdidine karşı bir dayanışma hattı oluşturmaya yöneliktir. Bütün İslam ülkeleri de nerede duracağı belirsiz İsrail işgaline karşı ortak tavır takınmalıdır. Biz en başından itibaren bu çağrıyı yapıyoruz. 'İsrail şımarıklığını, İsrail haydutluğunu, İsrail'in devlet terörünü durduracak yegane adım İslam ülkelerinin ittifakıdır' diyoruz.

"Şunun bilmesini isterim: Mısır'la başlattığımız yeni süreç Gazze'nin, Filistin'in hayrına olacaktır. Diğer komşu ülkelerle yürüttüğümüz temaslar bölgemizin faydasına olacaktır. İçimizdeki bedhahların ne dediğine bakmadan, bölgemizdeki dostlarımızın sayısını arttırmaya devam edeceğiz."

Bunlar elbette ki doğru ve başından beri zaten öyle olması gereken şeyler. Ama bunları söyleyen kişinin aynı konularda şimdiye kadar izlediği politikalar için aynı şeyi söyleyebilmek mümkün mü

Kara kışa dönen "Arap baharı" sürecinde Müslüman Kardeşler'i hem Mısır'da, hem Suriye'de iktidarı devralmaya teşvik ve tahrik edip, Mısır'da Mursî darbeyle devrildiğinde Sisi'ye yıllarca "Darbeci, katil, onunla aynı masaya oturmam" dedikten sonra, keskin bir manevra ile dümen kırıp aynı Sisi'yi "kardeşim" diyerek kucaklarken, İhvan'ı ortada bırakan;

Keza evvelce vizeleri kaldırıp ortak kabine toplantıları yapar hale geldiği Suriye'de ailecek görüştüğü Esad için bilahare bir anda "Devrilmeli" diyerek iç savaş fitnesini tahrik edip silahlı muhaliflere her türlü desteği verdikten, bu iç savaşta yüz binlerce Suriyeli katledilip, milyonlarcası evini barkını ülkesini terk ederek sığınmacı durumuna düştükten ve savaş bölgelerindeki mamur şehirler harabeye döndükten sonra Esad'a da tekrar "sıcak" mesajlar göndermeye başlayan kimdi