KHK'lar başta olmak üzere 15-20 Temmuz kaynaklı mağduriyetlerin muhalefet gündeminde öncelikli çözüm bekleyen konulardan biri olması gerektiğini her vesileyle ifade ediyoruz.Ama bunun, işin tabiatından kaynaklanan ciddî zorlukları olduğunun da farkındayız. Bunların en başında, Perinçek'in "O adı biz koyduk" dediği malûm yaftanın, muhalefet de dahil, herkesin diline yerleşmesi geliyor. Öyle ki, muhalefetin iktidara yüklendiği konulardan biri bu yafta üzerinden şekilleniyor. Ve uygulamada mebzul miktarda olan çelişki ve çifte standart örnekleri, bu yöndeki suçlamalar için bol bol malzeme veriyor. Cemaat mensubu ve sempatizanı olmaktan başka bir "suç"u olmayanlar teröristlikle itham edilip zindanlarda süründürülürken, Gülen'le fotoğraf çektirenlerin ve ona aşırı abartılı övgüler düzenlerin, cemaat okullarından mezun olanların bakan yapılması... Devleti yönetenlerin kurdela keserek açılışını yaptığı bankada, çocuklarına birikim olsun diye açtıkları hesaplara küçük paralar yatırdılar diye terör örgütüne yardımla suçlanan annelere karşılık, aynı bankada yöneticilik yapmış bazı isimlerin çok önemli devlet kurumlarında kritik görevlere tayin edilmesi... Her alanda saymakla bitmeyecek örneklerden sadece birkaçı. Ve bu örnekler, haddizatında, söz konusu ayrıcalıklara mazhar kılınan kişilerin, söz konusu cemaatle bağlantılı kuruluşlara da, ya "derin" görevlendirmelerle veya çıkar hesabıyla yanaştıklarını ve bir