İnanıyorsanız, üstünsünüz
9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel, 12 Eylül darbesinden yaklaşık iki yıl sonra, 26.8.1982'de kendisiyle yapılan sohbette şunları söylemişti:
Fitne zaman zaman başarılı olur. Öyle olmasaydı, "Hasetten, vesveseden, büyüden, büyücüden, karanlıktan Allah'a sığınırım" diyen âyetle namaz kılmazdık. Fitne korkulmayacak şey değildir. Ve insanlık tarihinde, insanla beraber doğmuştur fitne. Bir tek çaresi var; panzehiri mü'min olmaktır.
Mü'min olmaya devam etmek lâzımdır. Hep böyle olacak. Ve mü'minin zaferi olacak. Hep böyle olagelmiştir. Münkesir olmamak lâzım. İnkisara düşmemek, ye'se düşmemek, ümitsizliğe düşmemek, ümitsizlik bataklığına ve çamuruna düşmemek lâzım.
Âl-i İmran Sûresinin 139. âyetindeki "Üzülmeyiniz, yılmayınız, gevşemeyiniz. İnanıyorsanız, üstün geleceksiniz" buyruğuna uyarak, yılmamak, gevşememek, aynı zamanda rahatlamamak da lâzım. Rahatlık da büyük hastalıktır. Rahat adam ne kavgaya, ne münakaşaya gelemez.
Allah yardımcımızdır ve inanan insanlar için zor yoktur. Zor, aşılarak gelinir. Zaten Kur'an-ı Kerimde birçok yerde inanan insanların zorun üstüne varması, hiçbir şeyden yılmaması, ümitsizliğe düşmemesi, Cenab-ı Allah'ın kelâmı olarak zikredilmiştir.
Birçok âlimler İnşirah Sûresinin "Feinne maal-usri yüsrâ, inne maal-usri yüsrâ" âyetlerini, her sıkıldığımızda müracaat etmemiz gereken âyetler olarak tefsir ediyorlar ve "Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır, her zorluğu bir kolaylık takip eder" şeklinde meale kavuşturuyorlar. Geçenlerde bir vaazda çok başka, değişik bir meal dinledim. Çok güzeldi: