Yarım kalmış 28 Şubat projelerinin, o dönemdeki baskıların biriktirdiği yoğun tepkiler sayesinde tek başına iktidar olan AKP eliyle uygulamaya konulduğunu 2014'ten itibaren yazmaya devam ediyoruz.
Ağustos-2004 MGK kararlarının da.
(Bu husustaki yazılarımızın bir kısmını "Cemaat ve İktidar" ile Öncesi ve Sonrasıyla 15-20 Temmuz Süreci adlı kitaplarımıza da koyduk.)
Hukukun en temel prensipleri çiğnenerek yapılan bu uygulamalar 15-20 Temmuz sürecinde ve tek adam rejiminde "pik" yaptı.
Ama siyaset tarafgirliği ve tek taraflı algı operasyonlarının hipnotize edici narkoz etkisi, bilhassa AKP'ye fazlasıyla angaje olmuş dindarların bunu görmesini engelledi.
Hâlâ da görmemekte ısrar edenler var.
Bizim olgulara dayalı olarak ifade ettiğimiz hususlara hâlâ kulak tıkayıp itiraz edenlere, Perinçek'in evvelce de zaman zaman aktardığımız şu sözlerini bir kez daha hatırlatsak acaba uyanmalarına bir katkısı olur mu:
"28 Şubat'ta da irticaya karşı bir tavrım vardı. O çizgiye geldi Türkiye. Aynı 28 Şubat'ı devam ettiriyor. 28 Şubat bildirisini ben yazdım. O bildiriyi okuyalım, hepimiz bugün alkışlarız. İkna odası fena birşey mi Eğer doğru birşeye insanları ikna etmeye çalışıyorsa...