Demokrasiyi reddeden halk iradesi olur mu
Merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, güncelliğini ve geçerliliğini korumaya bugün de devam eden önemli tesbitlerini aktarmayı sürdürelim:
Reaksiyonsuz bir toplumuz. Haksızlıklar karşısında sessiziz. Gidene ağam, gelene paşamcıyız. Nemize lâzımcıyız. Velhâsıl, bir miktar medenî cesaret dediğimiz çok önemli bir değerden mahrumuz. Bundaki kusurları devirlerin halk üzerinde icra ettiği tazyikte de aramak lâzımdır. Korkusuz yaşamanın değerini ne derece öğrenmişiz, onu da bilemiyorum. Veya korkusuz yaşamayı, hür yaşamayı, eşitliği aramayı, hakka hukuka bağlı kalmayı da ne ölçüde arıyoruz Onlar da sual götürür bugün. Keşke onları arar hale gelebilsek. O zaman toplumumuz çok daha büyük canlılık gösterecektir.
Hak milletindir. "Hak bizimdir" diyecek halk. Yalnız bu şuur kâfi değil. Buna sahip çıkma şuuru da olacak. Buna müdahale vaki olduğu zaman "Ne hakkın var" diyecek. Onu yapamadığımız sürece demokrasi müessesesini ayakta tutamayız. Tutamadığımız da görülmüştür.
Henüz kamuoyumuz, "emr-i bil-mâruf, nehy-i anil-münker" noktasında değildir. Günün şartlarına göre davranıyor. Millete kusur bulmuyorum. Ama devletin "milletin devleti" olabilmesi için, biri devleti tutup milletin kucağına koymaz. Milletin ona sahiplenmesi lâzım.
İslâmî düşüncede "ulü'l-emre itaat" var, ama bu, "sizden olan ulü'l-emre itaat'tir. Hz. Ebu Bekir, "Beni halife seçtiniz. En iyiniz ben değilim. Bu işi yapamazsam yakama yapışın. Yapabilirsem bana sadakat gösterin" demiştir.
Demokrasiyi reddeden halk iradesi olur mu Olursa, (Fransız siyasetbilimci) Duverger'ye hak vermiş olur bizim milletimiz. Duverger der ki: "Gelişmemiş memleketlerde halk bazı diktatörlerin arzularını tasdik istikametinde irade kullanmaya zorlanabilir." Umarım ki, Türkiye böyle bir durumla karşı karşıya kalmayacaktır.