CHP'deki değişim ve emanet oylar

31 Mart seçiminden CHP'nin birinci parti çıkmasıyla ilgili farklı değerlendirmeler devam ederken, kimilerine göre bu sonuç Kılıçdaroğlu'nun parti kongresinde genel başkanlığı kaybetmesinden sonra geldi ve kazanılan başarının asıl sebebi bu.

Bu iddianın sahiplerine göre geçen yıl yapılan milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin kaybedilme sebebi de Kılıçdaroğlu'nun adaylığını "dayatma"sı; halbuki o değil de İmamoğlu veya Yavaş aday olsaydı seçim kazanılırdı...

O seçimlerden istenen sonucun alınamama sebebi gerçekten Kılıçdaroğlu'nun aday olması mı, yoksa bilhassa İYİ Parti'nin yan çizmesi ve Millet İttifakı partilerinin, kazanmak için gerekli gayret ve performansı istenen düzeyde gösterememeleri mi; çok tartışılır.

31 Mart seçiminden çıkan sonucu Kılıçdaroğlu'nun olmayışına bağlamak ise reel siyasetin gerçekleriyle örtüşen bir değerlendirme olmaz. Tam tersine, Kılıçdaroğlu'nun bunca senedir yoğun bir gayret göstererek toplumun farklı kesimleriyle kurduğu olumlu diyaloglar, eski CHP'yi mütedeyyin kitlelerle karşı karşıya getiren yanlışları düzeltme çabaları, helalleşme açılımı ve büyük emek verdiği 6'lı Masa birlikteliği, partiyi çok farklı bir noktaya taşıdı.

Gelinen noktada görünen o ki, Kılıçdaroğlu'nun attığı maya tuttu, ortaya koyduğu yaklaşım partiye büyük ölçüde mal oldu, yeni yönetim de esas itibarıyla o politikaları devam ettirdi, yerel seçimdeki aday profilleri genel olarak bu çizgiyle uyumlu bir görüntü verdi ve 6'lı Masa seçmeninin önemli bir bölümü tercihini bu adaylardan yana kullandı.

Seçimi kazanan çok sayıda başkanın camide sabah namazı kılarak ve dua ederek göreve başlamaları, partide yaşanan değişimin dikkat çekici yansımalarından biri ve seneler boyunca böyle birşeyi "laikliğe aykırı, irtica" olarak görüp reddetmiş olan eski CHP'de hayal dahi edilemeyecek bir hal.