Çare açık rejim

10. vefat yıldönümünde rahmetle yad ettiğimiz merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in güncel tesbitlerinden:

Batıda demokrasi yönündeki gelişmeler daha çok zulme karşı, idare edilenlerin idare edenlere karşı direnmesiyle meydana gelmiştir. İngiltere'de krala karşı direnmenin neticesinde Magna Carta ile başlamış, daha sonra halkın vergiye karşı çıkmasıyla devam etmiştir. "Tamam, vergiyi verelim, ama bu vergiyi nereye koyduğunuzu, nereye koyacağınızı söyle, göster." Böylelikle bütçe hakkı doğmuştur. Vergi toplamak kâfi değil, vergiyi ne yapmak için toplayacaksın Bütçe hakkı dediğimiz hak bu. Daha sonra da accountability dediğimiz hesaplaşma, bütçe hakkının devamı olarak ortaya çıkmıştır. Yani, ne yaptınsa, gel, yaptığını idare edilenlere anlat, İdare eden, idare edilenlere, ne yaptığını ve neden yaptığını söylesin. İdare edilen de, "Yanlış yaptın, doğru yaptın" diyebilsin.

Budur hesaplaşma hadisesi. Bugünkü İngiliz demokrasisinde dahi accountability'nin kâfi derecede yapılmadığından şikâyetler vardır. "Ben yaptım, oldu; madem ben yaptım, doğrudur" yok. Herşeyin, herkesin hakkında konuşabilme hakkının bulunması, accountability'nin ta kendisidir, hesaplaşmadır. Böyle olursa, devleti idare edenler keyfîliğe sapamazlar. Büyük yanlışlıklar olmaz. Çünkü devlet idaresindeki yanlışların bedelini halk öder. Bu yanlışlıklar öyle büyük bedellere baliğ olur ki, kişiler bunları ödemeye muktedir değildir. Kişilerin ne varlığı, ne hayatı bunları ödemeye kâfi gelmez. Onun içindir ki, bu rejim hataları tashih ederek, büyük hataların meydana gelmesini önleyerek adım adım gider.