Berk, Meriç, Mardin

Geçtiğimiz günlerde, beş sene arayla biri 14, diğeri 13 Haziran'da vefat eden iki tarihî şahsiyeti rahmet dualarıyla yad ettik.

Biri, 14.6.1992'de rahmet-i Rahman'a kavuşan ve eşi Şükran Hanımı da geçen ayın sonunda berzaha uğurladığımız Bekir Berk. Bediüzzaman'ın, Nur Talebelerinin Y,eni Asya'nın unutulmaz avukatı ve Mustafa N. Polat'tan sonraki başyazarımız.

Bizzat Üstadın vekâlet verdiği bu kahraman hukukçu, Üstadın vefatından sonra kendisini Nur davalarına adadı. Türkiye'nin neresinde bir dava varsa, kar-kış demeden, en zorlu engelleri aşarak yetişti ve müthiş savunmalarıyla hep beraat almayı başardı.

Kürsüdeki hâkim ve savcıları da çok derinden etkileyen heybet ve belâgatıyla ün salmıştı.

12 Mart 1971 muhtırasından sonra Balıkesir'de bir Nur sohbetinde gözaltına alınıp, İzmir Sıkıyönetim Mahkemesinde o da yargılanmıştı.

Sonra Yeni Asya'da sağlam bir muhakemeye dayanan vurucu ve etkili başyazıları yayınlandı.

Bilahare şartların gitmek zorunda bıraktığı Arabistan'dan, 1989 sonunda tedavi için döndü.

Havaalanında heyecanla karşılayanlar arasında biz de vardık. Sonra hastanede ziyaret edip Köprü için mülâkat yapma isteğimizi ilettik. Evvelce yaptığı manidar bir konuşmanın kaydını verdi. Deşifre edip Köprü'ye "Zafer bizimdir" manşetiyle kapak yaptık. 3 Ocak darbesinden önceki son Köprü'ye.

13.6.1987'de vefat eden Cemil Meriç'in adını ve onunla devam eden özel temasları 1977 güzünde üniversite tahsili için İstanbul'a geldiğimizde Muhsin Demirel'den öğrenmiştik.