Asr-ı Saadette açık rejim

Merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, 40 yıl önce Köprü dergimizde yayınlanan "demokrasi" konulu mülakatında yaptığı Asr-ı Saadet yorumundan:

Herşeyin açıkta, alenî cereyan etmesinin çok çarpıcı, düşündürücü misalleri Hz. Ömer devrinde çok vardır. Meselâ, camide Cuma hutbesini okurken "Ey Müslümanlar, beni dinleyiniz" dediği zaman, birisi ayağa kalkıyor. "Yâ Ömer, seni dinlemiyoruz" diyor. "Niçin dinlemiyorsunuz" dediği zaman, "Gaza oldu, sen bize ganimet dağıttın, kumaş dağıttın. Bana verdiğin kumaştan bir elbise çıkmıyor. Senin kumaştan ise bir elbise çıkmış. Sen giyiyorsun. Demek, sen kendine çok aldın."

Halifeye diyor bunu. Çok önemli bir hadise. Hz. Ömer oğluna diyor ki: "Kalk, izah et." Oğlu kalkıyor, diyor ki: "Evet, dağıtılan kumaştan bir elbise çıkmıyor. Benim kumaşımla babamınkini birleştirdik, babama bir elbise çıktı."

Bunun üzerine öbür zat kalkarak, "Yâ emîrel-mü'minîn, seni dinliyoruz" diyor.

Bu, fevkalâde ibret dolu bir hadisedir. Asr-ı Saadette rejimin nasıl açık olduğunu; nasıl hak, hukuk ve adalete dayandığını; hakkın sahibi olan kişinin, Müslümanların emîri olsa dahi ona sual yöneltebildiğini göstermesi bakımından fevkalâde önemlidir.

Bediüzzaman Hazretlerinin Divan-ı Harb-i Örfî kitabında çok güzel bir sözü var. Orada der ki: "Padişah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse, halifedir. Biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa Peygambere tâbi olmayıp zulmedenler, padişah da olsalar haydutturlar." Devlet hadisesini bunun kadar güzel izah eden çok az şey vardır.