AKP'nin Kemalizm tercihini yeni fark edenlere bir kez daha

16 yılı aşkın bir süre önce, 25.4.08'de çıkan yazımızdan: AKP lideri Atatürkçülüğü ibra ettirme çabasını sürdürmekte ısrarlı ve kararlı görünüyor. Son örneği Meclisteki 23 Nisan konuşması:

"Atatürk, devrimleri millete emanet etmeden yaşatmanın mümkün olmadığına inanmış; yeni düzeni millete dayatmayı değil, benimsetmeyi amaçlamıştır... Atatürk ilke ve inkılaplarının koruyucusu, onları hayata geçiren TBMM'dir, bir bütün olarak Türk milletidir." (aa, 23.4.08)

Peki, devrimlerin hangisi halka benimsetilerek yapıldı

Millî Mücadeleyi yöneten ve Kurtuluş Savaşını zaferle neticelendiren Birinci Meclisin zaferden sonra dağıtılıp M. Kemal'e muhalif olmakla suçlanan çoğunluğun tasfiye edilmesi ve bilâhare mutlak iktidarın cumhuriyet adı altında bir tek parti-tek şef diktasına teslim edilmesi mi

Bir taraftan "Hâkimiyet bilâkaydü şart milletindir" denirken, diğer taraftan bu sözle bağdaşması imkânsız dayatmalara girişilmesi mi

Takrir-i Sükûn Kanunu ve istiklâl mahkemeleriyle herkesin sindirilip, en ufak bir muhalefet hareketine hayat hakkı ve şansı verilmemesi mi

Milleti bir gecede cahil durumuna düşüren, Kur'an başta olmak üzere eskimez harflerle yazılmış bütün eserleri "yakılacak yasaklı kitaplar" takibatının hedefi yapan, çocuğuna Kur'an öğretmeyi dahi yasaklayıcı baskı ve takiplerin temel dayanağı olarak uygulanan harf inkılâbı mı

Medreselerin kapatılıp okullardaki din derslerinin tamamen kaldırılması ve çocukların dinlerinden habersiz yetiştirilmeye başlanması mı

Şapka devrimine muhalefet suçlamasıyla, aralarında din âlimlerinin ve kadınların da bulunduğu birçok insanın darağacına çekilmesi mi

Ezanın yüzlerce yıldır okunagelen aslî ve orijinal halinden uzaklaştırılıp Türkçeleştirilerek minarelerden okutulması mı

Kanun zoruyla olmasa da, cumhuriyet baloları, danslı eğlenceler, karma eğitim, 19 Mayıs merasimleri ve güdümlü medyanın propagandalarıyla tesettürün kaldırılmaya çalışılması mı