AB kriterleri ve dinimiz
Bundan on yedi yıl önce, 2008'de Risale-i Nur Enstitüsünün organize ettiği "Meşrutiyetin 100. yılında demokrasinin neresindeyiz" konulu panele konuşmacı olarak birlikte katıldığımız Cengiz Aktar, konuşmalarda AB bahsi de açılınca, program sonundaki özel sohbetimizde "Said Nursî'nin doğrudan AB ile ilgili görüşü var mı" diye sormuştu.
Biz bu suale Üstadın Avrupa'ya yönelik yaklaşımını ve "Avrupa ikidir" tasnifini anlatarak cevap vermeye çalışmıştık.
(Zaten Bediüzzaman hayatta iken henüz AB yoktu; ama Ortak Pazar olarak bilinen daha küçük ölçekteki birlik ortaya çıkmıştı ve Menderes hükümeti bu ortaklığa üyelik müracaatında bulunmuştu. 27 Mayıs bu süreci de kesintiye uğrattı.)
Bu sohbetten kısa süre sonra yayınlanan Eski Said Dönemi Eserlerinin başındaki Makalât bölümünde yer alan makalelerden birindeki şu sözleri okuyunca, konu daha da aydınlanmış oldu:
"Avrupa'dan ahz u iktibasa iktibas edip almaya muhtacız. İhtiyacımız idare-i mülk devlet idaresi ve tanzim-i kuva-yı harbiye-i bahriyeden deniz harp kuvvetlerinin düzenlenmesinden ve fünun fenler ve sanayiden işimize yarayanlarıdır. Dinimizin emriyle." (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 24)
Burada özellikle idare-i mülk, yani devlet idaresi bahsinde Avrupa'dan almamız gereken şeylerden söz ediyor Üstad. Ve bunu dinin emri olarak görüyor.
Ama öncesinde "Avrupa'ya ahkâmda izhar-ı fakr temel hüküm ve esaslarda el açmak, ahlâkta dilencilik etmek, din-i İslâma büyük bir hıyanettir ve hayat-ı millete kast etmektir. Dünya için din feda olmaz" kaydını düşmek suretiyle.